Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Filmi romanından kötü..

Melissa P., geçen yıllarda birdenbire çok satan roman olmuştu.. Avrupa'ya bir uçak yolculuğunda okudum. Kolay okunur, yolu kısaltır diye seçmiştim.. Kolay okudum gerçekten.. Ama tat almadım.. Dönüşe kadar da unutmuş olmalıyım ki, yazmadım..
Tüm dünyada cinsel konularda en ağır sansürün uygulandığı dönemlerde yazılmış erotik sınırları çok aşan, hatta porno ilan edilen romanlar vardı.. Benim Gizli Hayatım/ My Secret Life/ Walter), Hayatım ve Aşklarım (My Life and My Loves/ Frank Harris), Fanny Hill (John Cleland), Candy (Terry Southern) gibi.. En ünlüleri de tartışılmaz edebi değeri ile Henry Miller'in Sexus'uydu..
Sonra dünyada baskılar hafifledi. Hoşgörü sınırları aşıldı.. Değil romanlar, filmler çekilmeye, bunlar televizyonlarda yayınlanmaya başlayınca, erotik romanların piyasası kalmadı pek.
İşte tam bu dönemde, bir nevi eskiye dönüş, bir nevi eskilerin kötü kopyası Melissa P.'nin ortaya çıkıp çok satması şaşırtıcı oldu.
Fark bu defa yazarın kadın olmasıydı.. Yeni ergenliğe ulaşmış, ama çok ağır bir seks yaşamı ile hayata başlamış bir genç kızın yani bu defa roman kahramanı değil gerçek bir Lolita'nın anıları olarak sunulmasıydı belki de okuru tahrik eden. İtalyanca bilmediğim için romanı Türkçesinden okudum. Tahmin ediyorum ki, büyük ölçüde kısaltıldı, yani seks sahneleri sansürlendi ve özetlendi. Bizde henüz bu ölçüde bir rahatlık yok. Bir ara sansür gevşer gibi olmuştu, ama ANAP Hükümeti bir Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Yasası çıkarıp, durumu eskisinden de beter yapınca, bu tür kitapların Türkçeye aynen tercüme şansı kalmadı. Türkçesi çok tatsız, hatta anlamsızdı..
Filminden de fazla bir şey beklediğim yoktu, salona girerken.. Ne var ki sonuç beklediğimden de kötü oldu. Roman kötüydü, film romanından da kötü çıktı..
Bir defa yapımcılar ve yönetmen ne yapacaklarına karar verememişler..
Porno mu?.. Erotik bir film mi?.. Yoksa hisseli, ibretli bir gençlik filmi mi?..
Sonunda hiçbirini yapamamışlar.. Ergenlik yaşamına, fantezisi en geniş fahişelerden daha hızlı ve ağır giren Melissa P.'yi anlatan film erotik bile değil.. Öyle kötü çekilmiş ki, akılda kalacak tek sahnesi yok.. Giderek 40 yıl öncenin ucuz, ağıtlı, yılda 300 tane çekilen Yeşilçam filmlerine dönüşüyor..
Hele bir final sahnesi var ki.. Tanrıya inanmayan Melissa kendini denize atıyor.. Vaftiz!.. Ve işlemedik seks günahı bırakmayan kız, denizden tertemiz, bambaşka biri olup çıkıyor.. Vay canına.. Tam Katolik İtalya'ya yakışan simgesel bir final!..
İki gündür, bu ikinci suyun dibine inip çıkma sahnesi.. Öbürü Aşk ve Sigara'da.. Orda da azgın Kate Winslet vaftiz oluyordu. Bu iki filmi de sigara şirketleri finanse etmiş olmalı.. Sigaranın fosurdanmadığı sahneleri yok nerdeyse..
Melissa P.'yi, yani seksi Lolita'yı oynamak için İtalya'da kız bulamamışlar, rolü bir İspanyol'a Maria Valverde'ye vermişler.. Balık etini aşkın genç kızlara moral olsun diye herhalde..
Filmden iki şey aklımda kaldı.. Romanda olmayıp, filme ilave edilen Babaanne tipinde Geraldine Chaplin.. Ve de 100 Fırça Darbesi.. Melissa P.'nin filme sözüm ona konu olan, aslında sadece ilham veren romanının adıydı, Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi..
Babaanne, geçirdiği her cinsel ve duygusal bunalımdan sonra saçını yüz kez fırçalarmış. 100 fırça saçı değiştirir, onu başka insan yapar, hayata sıfırdan başlatırmış.. Yöntemi torunu Melissa'ya da uyguluyor..
Yani, kadınların bunalım aşma yöntemi saç şeklini değiştirme, dünyanın her yerinde ve her devrinde uygulanıyor..
Melissa gibi bir bunalım kuşu için berbere para yetiştirmek olası değil. O zaman gelsin her gece yatmadan önce 100 fırça darbesi..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA