Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir müthiş Mert Turak..

Bir Türk'ün Joel Grey'i aratmayacak düzeyde bir Cabaret sunucusu olduğunu izlemek, bir Türk yazarı için ne güzel..
Cabaret deyince, akla Joel gelir, dünyanın her yerinde.. Onu hem filmde, hem sahnede zevkle izledim. İyi bilirim. İyi bilen biri olarak söylüyorum. Mert Turak bir harika.. Müthiş bir oyunculuğu var.. Sesi mi?.. Cabaret müzikalinde yaka mikrofonları kullanmamış, Yücel Erten.. Herkes kendi sesi ile söylüyor.. Bunu bilmeniz yeter sanırım. Mert, Joel'den aşağı kalmıyor hiç..
Yücel, konuk oyuncu da kullanmamış. Tüm kadro Şehir Tiyatroları'ndan. Oyun boyunca Cabaret müziğini canlı ve gayet başarılı çalan orkestra da, Şehir Tiyatrosu'nun yerleşik orkestrası..
Yücel ve Sevgili Osman Şengezer, sahneyi bir kabare sahnesi olarak planlamış ve orkestrayı arkaya yerleştirmişler. Öndeki boşlukta kabarenin şovlarını izliyorsunuz. Bu boşluk, pratik simgesel dekor araçlarıyla bir dakika içinde bir tren vagonu, bir soyunma, bir yatak odası, ya da bir pansiyonun holüne dönüşebiliyor. Osman dekor işini çok pratik, ama çok etkili çözmüş, yılların tecrübesiyle.. Kostümleri de çok iyi.. Yücel ve Osman gibi, o da konuk sanatçı Koreograf Selçuk Borak harika danslar koymuş oyuna..
Arada, Çiğdem, bir gün önce Yaşamdan Dakikalar çekiminde bizimle olan Çiğdem Erken koşup gelmez mi?..
Meğer o da müzik direktörüymüş bu harika müzikalin..
Yücel oyunu, müzikal değil, siyasal yanını vurgulayarak sahnelemiş. Sandıktan, sessiz sedasız gelip önce Almanya'nın, sonra dünyanın başına çöken faşizmin yükselişini çok iyi anlatmış.. Özellikle de "Gelecek günler bizim" şarkısıyla..
Bir izci gencin söylediği, lirik, romantik bir yorumla başlar "Tomorrow belongs to me.."
Ovalarda ışıldayan güneş.. Koşuşan ceylanlar, çiçeklerle donanmış ıhlamurlar.. Uyuyan bebekler.. Sonra yavaş yavaş tempo değişir. O lirik şarkı bir marşa dönüşür. Söyleyenlerin o sevimli ifadeleri de, korkunç suratlarla yer değiştirir. O zarif el hareketleri, kararmış suratlar önünde kalkan Nazi selamları haline gelir..
Bir, tek bir şarkıyla Almanya'nın dönüşümünü anlatır, sahne..
Oyuncular mı?.. Mert Turak dedim ya.. Harikaydı..
Sally Bowles'ı oynayan Senan Kara Tutumluer de öyle.. Bu fizik ve bu oyunu ile rahatlıkta Londra'da sahneye çıkar.
İki Hanımefendi dansındaki Nurdan Kalınağa'yı da, bu fizik, bu şarkı, bu dans ve bu oyun yeteneğiyle, dünya sahnelerine taşıyabilirsiniz.
Oyundaki herkes, ama herkes çok çok iyiydi.
Beni bir şaşırtan da Özge O'Neill Sarımola oldu. Hizmetçiler'de enfes bir "Hanımefendi" kompozisyonu çizen Özge, burada bir pavyon dansçısı ve konsomatrisi gibi taban tabana zıt bir rolde öne çıkmayı başardı. Hem de bu defa şarkı söyleyip dans ederek.
Cabaret'yi kaçırmayın..
Böyle diyorum da, mümkün değil..
Rita'nın Şarkısı yok.. Kuzguncuk Türküsü'ne bilet bulamıyorlarmış.. Don Kişot'un planlanan bütün temsillerinde bütün biletler bitmiş. Opera Genel Müdürü Rengim Gökmen'le konuştum.. Yeni geceler koymak için elinden geleni yapmaya söz verdi..
Yani özeller bir yana Devlet ve Şehir Tiyatro, Opera ve Baleleri harika işler yapıyorlar. Daha da yapacaklar ama, koca İstanbul'da, Avrupa Kültür Merkezi'nde salon yok..
Ayıba bakar mısınız?.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA