Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Bugün sana 488 yıl önceki bi yılbaşından bahsedeceğim. Daha doğrusu 1522'nin son günü.. Kanuni Sultan Süleyman beyaz atının üzerinde, hemen arkasında Sadrazam Piri Reis Mehmet Paşa, Rodos kalesinden içeri giriyor ve yer yer yıkılmış kalın surların çevrelediği dar sokaklarında ilerlemeye başlıyor.
Bu Rodos'ta, 390 yıl sürecek Osmanlı yönetiminin ilk günüdür. Esasında Rodos'un fethi çok zor olmuş. 15'inci yüzyıldan beri, Rodos'a hükmeden Şövalyeler (Bu esasında bi Hıristiyan tarikatı.. Sonra dini ikinci plana atıp askerliğe soyunmuşlar) Akdeniz ve Ege'de dolaşan Müslüman gemilerine musallat olmuşlar. Özellikle haç zamanı, gemilerdeki Müslümanların malına mülküne el koyuyor, gençleri de esir alarak, Rodos'a götürüyorlarmış.
Nihayet 1480 yılında Fatih Sultan Mehmet'in tepesi atmış. Vezir Mesih Paşa'nın yönetiminde bi donanmayı gönderip adayı kuşatmış. Üç ay süren şiddetli savaşlardan sonra Osmanlılar binlerce ölü bırakarak geri çekilmişler. Şövalyeler bayağı iyi savaşçılarmış..
Daha sonra, Yavuz Sultan Selim yeni bi donanma inşa ettirerek Rodos'a gitmeye hazırlanırken beklenmedik şekilde ölünce, adanın fethi Kanuni Sultan Süleyman'a kalmış.. 25 Temmuz 1522'de, Sultan Süleyman babasının vasiyetini yerine getirmek üzere, kimi tarihçilere göre 700 gemilik donanmayı Rodos'a yollamış. Osmanlı askerleri bu defa adanın kıyısına iyice yerleşmişler ama bi türlü surlardan içeri giremiyorlarmış. Şövalyeler oklar, zıpkınlar, burçlardan aşağıya dökülen kaynar yağlarla müthiş bi savunma yapıyorlarmış. Osmanlı askerlerinin başında da Sadrazam Piri Mehmet Paşa.. Gene binlerce ölü. Aksilik, bi de salgın hastalık patlayınca, Paşa bakmış durum vahim, Padişah'a "Gelip ordunun başına geçmesi için" bi mektup yollamış..
Uzatmayım Abuzittincim, Kanuni Sultan Süleyman İstanbul'dan yola çıkıp, 41 gün sürecek olan bir kara yolculuğundan sonra Marmaris'e varmış. Oradan da "Mahmut Reis" kadırgasıyla 3 saatte Rodos'a geçmiş. Kıyıda kocaman bi otağ kurulmuş. Padişahlarını yanlarında görünce Osmanlı askerlerinin maneviyatı düzelmiş ve büyük güçle surlara yüklenmişler. Bu arada içerdekiler de zor durumda, çünkü uzun süren bi muhasara var ve içecek, yiyecek kalmamış. Fakat Şövalyelerin komutanı, Grand Maitre L'İsle ısrarla direnmekteymiş. Taa 10 Aralık 1522'ye kadar. O gün Kanuni Sultan Süleyman iki elçi yollayıp, "3 güne kadar teslim olmazsanız kalede taş üstünde taş bırakmam" deyip, dediğini de uygulamaya başlayınca teslim bayrağını çekmişler.
İşin en ilginç tarafı Padişah, Hıristiyan Şövalyelerin başını, (oldukça yaşlı bi adammış) gösterdiği direnişten dolayı kutlamış. Sadece kılıcını geri vermekle kalmamış, gemiler tahsis edip, istediği askerlerini de yanına alarak, dilediği ülkeye gitmesine izin vermiş. Hıristiyan komutan askerleriyle birlikte Rodos'u terk etmiş ama Padişah hala orada.. Nedeni, Yıldırım Beyazıt'ın kardeşi Cem Sultan'ın oğlu Murat, babası Osmanlı' yı terk ettikten sonra Rodos'da yaşamaktaymış ve Padişah onun bulunmasını istemiş. Bulmuşlar.. Murat'ı, oğlu Cem' le birlikte (anlaşılan dedesinin adını oğluna vermiş) huzura getirmişler. Padişah Murat'a "Sen artık Hıristiyan olmuşsundur" demiş. " Evet" demiş. Murat.
"- Kesin ikisinin de kellesini".
Kesmişler. Kanuni Sultan Süleyman geldiği kadırgayla Marmaris'e dönmüş.
Bunları bi Rodoslu Türk, Rodos Başkonsolosluğu emekli sekreterlerinden M.Sadi Nasuhoğlu' nun " Rodos, Anılar ve Tarihçesi" adlı kitabından öğrendim. İlginç kitap, öneririm. Nasuhoğlu' nu okuduktan sonra Rodos'a bi kere daha gitmek şart oldu...
Münasip yerlerinden öper, mutlu yıllar dilerim kardeşim.
Güneş.
Tecellister@gmail.com

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA