Oldies için "Kadıköy'ün en güzel yeri" diye yazmıştım.. Kozzy alışveriş merkezinde müthiş havalı bir mekan.. Amerika'nın vahşi batısındaki "Store" ları andıran bir yer.. Bir yanı, erkek giyim ve aksesuarları, öbür yanı, geçmişin kokularını getiren dekoru ile çok hoş, çok sıcak bir restoran..
Hafta sonları Serdar'ı dinlemeye gitmiştim ve saatler nasıl geçti, anlayamamıştım.
Bu defa hafta arası yolum düştü..
Üç akademik müzisyen.. Kemancı Elvan, piyanist Onur ve solist Betül Görgülü..
Yaptıkları müzik, mekanın adının başına bir "G" koyuyor.. Oldies, bir havaya sokuyor sizi.. Goldies oluyor.. Eskilerden, altınlara..
Bir repertuar yapmışlar, dünden bugüne doğru.. Yani bütün gençliğimi yeniden yaşadım..
Ankara Palas günleri, İtalyan Orkestrası Happy Boys'un bizlere tanıttığı Love in Portofino.. Miguel Amador'un salonun ortasına diz çökerek ve ağlayarak içimize akıttığı Historia de'un Amore, aldı beni üniversite yıllarıma götürdü.
O zaman Ankara'da üç kulüp vardı, üçünde de yabancı orkestralar çalardı, bizde henüz çıkmadığı için. Sonra benim lisem Kurtuluş'tan Üstün Poyraz, kendi adıyla ilk orkestrayı kurmuştu.
Happy Boys, şimdi yerinde yeller esen Büyük Sinema'da konserler verirdi.. Portofino'yu ilk orda çaldılar ve yıktılar Ankara'yı..
Ankara Palas, o zaman eski Meclis var, onun tam karşısı.. Ankara sosyetesi de, Meclis zaten.. Nasıl pahalı.. Benim maaşım kırk lira, orada "Gık" desen garsona, benim maaş..
Kulübün müdürü, M. Ali Ağabey'in arkadaşıydı. Anlaşmış. Masa işgal etmemek, barda ayakta durmak kaydı ile, tekel fiyatına bizi, yani Ahmet'i (Kışlalı), ağbimi (Öcal) ve beni ağırlayacak. Bir liraya tekel birası ısmarlar, şovlara bakardık, uzaktan.. Erkek erkeğe.. Kızlar gece çıkamazdı ki.. Hafta sonları öğleden sonra "Çay"lar düzenlenirdi de, güneş batana kadar oturabilir, dans edebilirdik, çok aydınlık, pastane gibi bir kulüpte..
Bir ara, her hafta sonu aşık olmaya başladım.. "Yahu bu ne maymun iştah" diyorum kendi kendime.. Çözdüm sonunda.. Eğer o zamanın müthiş kokusu, Paris'ten gelen, çok pahalı Je Revien sürmüş bir kızla, Historia de'un amore çalarken dans ettiysem, bitiyor, o hava içinde kıza tutuluyorum.. O şarkı ile dans etmez oldum, aylarca..
Betül ve arkadaşları, Metin Ersoy'dan başlayıp, Esmeray'la devam eden ve bugüne gelen Türk popu da söylüyorlar, alaturka da.. Harika bir repertuar, aşıklar ve coşmak, mutlu olmak isteyenler için..
Betül müthiş bir yorumcu..
Ve de nasıl romantik, nasıl duygusal bir hava yaratıyor..
Allahtan kız arkadaşlarımdan biriyle gitmemişim. Yanımda Allahtan Ünal vardı.. Yoksa sırılsıklam aşık olup gitmiştim gene o hava içinde..