Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ankara'nın taşına bak?..

Anka ra'nın, çağdaşı kalmış bir yöntemle nasıl köstebek yuvasına döndürüldüğünü, nasıl yayaların elinden alınıp, araba sahipleri için otoban haline getirildiğini yazmıştım ya..
Başkentten mailler yağdı.. Bir kaçından özetler..

***

Murat Çatan'dan..
Ankara yazılarınızı okurken, yıllar önce Paris'te karşılaştığım kitap geldi aklıma. Kitap'ta Paris'in 100 yıl önce çekilmiş sokak fotoğraflarını ve aynı sokakların bugünkü hallerini yan yana gösteriyordu. Anlaşılan Paris'te sokaklar ve meydanlar aynı kalmış. Çünkü bugünün resimleri 100 yıl önceki resimlerin renklendirilmiş hali gibiydi.
Ankara'da bırakın 100 yılı, son 50 yıldır aynı kalmış sokak veya meydan sayısı kaç tanedir? Artan araba sayısını göstererek Ankara'daki değişimin zorunlu olduğunu savunuyorlar.. Eğer mesele araba sayısı ve yoğunluk ise New York'a bakmak yeterli. Manhattan bugün dünyanın en kalabalık bölgelerinden biridir ve bizdeki gibi ana arterler köstebek yuvasına dönmemiştir. Onun yerine şehrin görünümü aynı tutularak ulaşım metrolara kaydırılmıştır.
Doğma büyüme bir Ankaralı olarak eski Ankara'yı özlüyorum. Bugün alışveriş merkezleri dışında Ankara'da yürünecek, gidilecek yer kalmamıştır.

***
Mimar M.Fatih Özgöz'den..
Minibüslerin arkasına Melih Gökçek'in talimatıyla şu pankart asıldı: "Mimarlar siz kendi işinize bakın, trafik düzenleme işini de minibüs esnafına bırakın." Yıkılması için mahkeme kararı olan köprüler, üst geçitler hala yerinde duruyor.
***

Halil İbrahim Torun'dan..
18 yaşıma kadar Zonguldak'ta yaşadım. Orada yollar çok engebeli. Bisiklete binemedim. "Ankara düzdür, burada rahat binebiliriz" dedim ve bir bisiklet aldım. Bisikletle Keçiören'den Kızılay'a gitmek adeta ölümle dans gibi, bisiklet yolu falan söz konusu değil zaten. Köstebek yuvası kavşaklar daha da riskli, bisikleti elimde taşımak istedim ama yaya yolu da yok zaten. Köstebek yuvasına daldım ama ne dalış. Çıkana kadar sadece dua ettim.
Temmuz ayında bisikletle tura çıktım. Ankara- Afyon, İzmir-Çeşme arasını bisikletle dolaştım. Yaklaşık 600 kilometre yol yaptım. İnanın en çok gerilim ve stresi Keçiören'e girişte yaşadım. Ya köstebek yuvasına dalmak zorundaydım ya da emniyet şeridi olmayan Fatih köprüsünden geçecektim. Köstebek yuvasına dalamadım. Fatih köprüsünden geçtim. Sonuç olarak, hayatta kaldığım için mutluyum.. Köstebek yuvalarını anlamak için yürümek, ya da bisiklete binmek gerekli...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA