Hürriyet başta, bazı gazetelerimiz enden inceldi. Açıklarken incelmenin sebeplerini madde madde yazdılar.. Tartışılır.. Ama bir maddeyi hiç yazmadılar.
Bu işten yılda kaç ton kağıt, yani kaç milyon lira kazandıklarını.. Oysa çok uygar bir açıklama yapabilirlerdi bu konuda.. "Bu sayede her yıl dünya ormanlarından şu kadar bin daha az ağaç kesilecek.."
Neyse..
Okur olarak, değişiklikten memnunum. Ben sırt üstü uzanarak okurum gazeteleri öğleden sonra.. (Sadece Sabah'ı her sabah kahve masama yayarak..)
Böyle olunca gazete, iki yana açılmış iki kolum arasında tepemde durur..
Gazete enden darlaşınca, kollarımı daha az açıyorum. Böylece hem daha kolay okuyorum, hem de kollarım daha az yoruluyor.. Mürekkeplerinde yapılan değişikliğin, gazetenin el boyamaz oluşunun hayrını görmedim. Çünkü bütün gazeteleri beraber okuyorum.
Bitirince ellerim simsiyah oluyor zaten.

***
"Alex'in Brezilya'dan yaptığı ilk açıklamalar, yalnız Hürriyet'te" diye reklamı görünce ekranlarda inanın ertesi günkü gazeteyi zor bekledim.. Çünkü neler bekledim.
Hürriyet, hem de milli maçı arka sayfalarına atarak, Alex'e en iyi iki sayfasını yan yana ayırmış..
İçerik?..
Fos!.
Alex burda söyleyip gittikleri tekrarlanmış.. Herkesin bildiklerine tek kelime eklenmedi, bu bir.. İkincisi, sayfalarda yer alan fotoğraflarda, Alex ailesinin Brezilya yaşantısını gösteren tek kare yok. Hepsi İstanbul'da çekilmiş yüzlercesi gibi, masa başı fotoğrafları..
O zaman niye gitti o arkadaş Brezilya'lara, soran çıkmaz mı?.
Benim önüme gelse, o röportaj da, o fotoğraflar da çöpe giderdi..
Bir Zeki Müren röportajı için Ahmet Kahraman gibi bir usta gazeteciyi Bodrum'a üç kez yolladığımı hatırlıyorum, Erkekçe'de..
Onun için Erkekçe'ydi zaten!..