Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Mustafa’nın hakaretini hak eden basın!.

1980'li yıllar.. Cüneyt Ağbi'nin (Koryürek, nurlar içinde yatsın) Delta Ajansı'nda Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanlığı yapıyorum. Basın zaten işim. Hele o yıllarda ülkemizde hemen hiç bilinmeyen halkla ilişkileri de, Amerika Fresno State Üniversitesi'de Reklam ve Halkla İlişkiler Bölümü (PR) mezunu Cüneyt Ağabeyimin önüme koyduğu 8 cilt ders kitabını okuyarak öğrenmişiz işte..
Good Year en büyük PR müşterimiz.
Kocaeli'nde bir otomobil lastiği fabrikaları var. Bir gün geldiler büroya "Amerika'ya otomobil lastiği ihraç ediyoruz.
Bir basın toplantısı yapalım" dediler..
"Bu bütün gazetelerde patlar!."
Patlamaz mı?.
Bomba haber yahu.. Hem de nasıl "Tereciye tere" satıyoruz.. Dünyanın bir numaralı otomobil sanayisi ülkesine, lastik ihraç edeceğiz.. Ne demek?.
"Harika" dedim.. "Hem de fabrikada yaparız, toplantıyı. Ben arkadaşları toplarım merak etmeyin. Bir otobüsle İstanbul'dan alır getirir, piknik gibi bir gün düzenleriz."
"Tamam" dedi, patronları.. "Biz anlatırız.
Resimler çekilir. Biter.. Yalnız soru almak yok.."
Bre aman.. Onca gazeteciyi getireceğim ve "Soru sormak yok" diyeceğim.. Müstemleke mi burası..
"Ben gazeteciyim" dedim. "Bana yapılmasını istemediğim şeyi, başka gazetecilere hem de ben yapmam.. Gazeteci gelir, dinler, isterse sorar.. Soru sorulmasından neden korkuyorsunuz?." Öğrendim neden korktuklarını.. Efendim Good Year çeşit çeşit ebatlarda lastik imal ediyor, dünyanın dört bir yanındaki fabrikalarında..
Bizdeki fabrika en eski model ve en eski ebat lastik yapıyor.
O lastikleri kullanan araba artık Amerika'da imal edilmediği için ülkelerindeki fabrikaları yenilemişler.
Ama eski model araba hâlâ var trafikte.
Onlara lastik temin etme işini de Türkiye'deki eski model fabrika yüklenmiş. Bu bilinsin istemiyorlarmış.
"Bakın" dedim.. "Bu ülkede 'Soru alınmaz' diye basın toplantısı yapamazsınız. Ters teper, kendinizi vurursunuz..
Bir basın açıklaması yapalım. "Türkiye Amerika'ya şu kadar otomobil lastiği sattı" diye..
Lastikler gemiye yüklenirken bir de resim ekleyelim.
Bitsin gitsin." Aynen de öyle oldu. Haber pek çok gazetede kocaman kocaman çıktı.

***
Şimdi bunu niye yazdım?.
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz'in yaptığı rezillik üstüne..
Türk medyasını 24 saat önceden "basın toplantısı" diye çağıracaksın. Hemen bütün gazetelerin muhabirleri, İstanbul gibi devasa bir kentte, hem de o rezil trafikte saatler evvelden yola çıkıp Ali Sami Yen Kompleksi'ne gelecekler.. Tam başlama saatinde "Bir saat ertelendi" diyeceksin.. Bir saat daha bekletip 5 dakika 23 saniye yeni hiç bir şey açıklamadan konuşup çekip gideceksin.. Özür mözür de dilemeden.. Yani bu ülkenin tüm gazetelerine ve gazetecilerine "Eşek Muamelesi" yapacaksın.. Dün de dedim.. Bu aynen "Eşek Muamelesi"dir.
Basın Toplantısı çok taraflı eylemdir. Katılan herkesin konuşmak ve sormak hakkı vardır. Tek taraflı Basın Toplantısı olmaz. Ona "Açıklama" denir. Sözlü ya da yazılı yaparsın biter.. Onu da "Basın açıklaması yapacak" diye ilan edersin, "Basın toplantısı" diye değil. O zaman da kimse kalkıp onca zahmete girmez, onca vakit kaybetmez. O açıklama bir ajanstan gelir nasılsa..
Bu kadar basit Mustafa.. Hadi sen o büyük burnunla bunu bilmez, ya da bilmezden gelirsin, yanındaki onca insan arasında bir tane yok mu "Böyle şey olmaz başkan" diyebilen.. Hepsi emir kulu, hepsi köle mi onların?. O zaman niye yanında taşıyor, niye ipe dizer gibi, o rezil basın toplantısı şovunda iki yanına oturtuyorsun, göstermelik mi onlar, ha?.
***
Ertesi gün tüm gazeteleri okudum. Bir tek bir tane tepki gösteren yoktu.. Üstelik hemen hepsi Mustafa'nın "Aslanlar gibi savaşacağı" havasında sayfalar hazırlamışlardı. Yani kendilerini aşağılayan, eşek muamelesi yapan adamı adeta yüceltme, destekleme yarışına girmişlerdi.
O zaman dedim ki Mustafa haklı.. O bizim ne olduğumuzu biliyor.. Bizim ancak "Eşek Muamelesi"nden anladığımızın farkında.. Onun şovunu yaptı, onu gösterdi dünyaya ve muhaliflerine ve mesaj verdi..
"Bu medya benim kuklamdır.
Bilin de ona göre davranın!."
***
Daha ertesi gün, kendi köşesinde Attila Gökçe kardeşim "Mustafa Cengiz'i şiddetle kınıyorum" dedi.
Teşekkürler Attila..
Bu mesleğin onuruna, saygınlığına sahip çıktın. Teşekkürler..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA