Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Düşüncelerimizin Gücü!..

Dr. Ahmet Kurtaran, benim yarım asırlık dostum, kardeşim, canım, dişçim.. Bilimde, bu ülkede bir numaralı diş ekme (İmplant Uzmanı ve Hocası), sanatta Modern Folk Üçlüsü'nün kurucu üyesi, banjocusu Ahmet, son zamanlarda bilimin yanında Tasavvufa da verdi kendisini ve perşembe akşamı harika finalini TRT 2'de huşu içinde izlediğim Şeb-i Arus haftasında, size bilimle inancın nasıl iç içe geçtiğini anlatan bir yazı yazdı..
Eğer hem din kitaplarını, hem de Kuantum Fiziğini okuduysanız, karmaşık görünen bu yazıyı çözeceksiniz..Okumadıysanız, o zaman düşünün.. Yazının başlığı ne?.
Düşüncenin Gücü!..

*

Her çalışmanın ardında "düşünce" vardır. Düşünce, bir enerji, titreşim, 'anti-madde'dir. İyilik-güzellik, "Olumlu düşünce titreşimleri" Tanrı'ya güçlü olarak geri yansır ve insan adeta bir "mikro jeneratör" olarak katkı sağlar...
"Olumsuz Düşünceler"in ise, Dünya çevresi "manyetik tül tabakasına" çarparak, negatifi üreten kişi veya yakınlarına geri yansıdığı belirtilmektedir.
Yani Kâinatın Düzeni, pozitife karşı geçirgen, negatife karşı geri yansıma paneliyle, bilgisayarın "virüse karşı koruma programı" gibi çalışmaktadır.
Sonuçta "iyilik yapanın iyilik, kötülük yapanın kötülük bulması" bununla ilgilidir.

Tanrı varlığı yaratmış, varlık da düşünceleriyle bu Tanrısal Yapıyı desteklemektedir.
Allah'ın Bütünlüğü, muhteşem bir "teknolojik titreşim ve enerji yapılanması" olup, bu da bilimsel olarak ispatlanmaya çalışılmaktadır.
"Koshima Maymunu" deneyi Japon Adalarında gerçekleşir (1952-1958). Yavru Umo topraktan çıkardığı patatesi kazara suya düşürür, kumlardan arındığını gören diğer maymunlar da patatesleri suya batırarak yerler.
İlginci, adadan binlerce mil uzakta, hatta Japonya'da ana adadaki maymunların da benzer davranışları, şaşkınlık yaratır.
Hiçbir maymun, ilk adadan diğerlerine götürülmemiş, ancak olayın ilk adadaki maymun sayısının 100'ü aşmasıyla diğer adalarda görüldüğü belirlenmiştir. Bu olaya sonrasında 'Kuantum Sıçraması' ve 'Kritik Kitle Etkisi' adı verilmiştir.
Masaro Emoto (2003) benzer düşünce deneyini 'su kristalleri' üzerinde yapmış, kaynağında kristallerin altıgen (heksagonal) düzgün yapıdayken, musluk suyunda bozuk-amorf görüntüde olduklarını belirlemiştir.
Yapısı bozulmuş sulara, Bach- Beethoven-Mozart-Vivaldi müzikleri dinletilmiş ve bunların eski heksagonal düzene döndükleri görülmüştür. Suyun duygu, düşünce, hisleri ve kulağı yoktur, ama "Tanrısal Hafıza" Doğa'nın Düzeninde mevcut olan bir iradedir.
Deneyin devamında; 2 farklı su kabı üzerine "sevgi" ve "nefret" sözleri yazılıp 6-7 saat sonra ve eksi 7-8 derecede soğutulunca, "olumlu" sevgi sözlerinde düzgün, "olumsuzlarda" ise yapının bozulduğu gözlenmiştir.
Dr. Dawid Hawkins (1927- 2012) "düşüncelerin" Hertz değeri olarak "titreşim frekanslarını" belirlemiş, "Bilinç Haritaları" çizilmiş, "bilinç sınırı" olarak da 200 Hertz saptanmıştır.
Bu titreşimin altı düşünce üretenlerin, daha üst bilinçlerin etkisinde kalan, uyumsuz, silik kişilikte, endişeli, şiddete yönelik tipler oldukları saptanmıştır.
Bu sınırın üstü kişilerin ise; toplumları ve insanları kucaklayan, kâmil kişilik yolunda ilerleyen, erdemli ve olumlu düşünceleriyle toplumları etkileyen bilinçler oldukları, bilimsel olarak ispatlanmıştır. Öyle ki, 750 Hertz ve üzeri kişilerin, tüm insanlığı dahi etkilediği iddia edilmektedir.
Özetle insanın arınıp, saflaştığı oranda Tanrısı ile Bir ve Bütün olması, yani Tasavvufta ki Vahdet-i Vücudun da muhtemelen bu bilinç seviyesi ve olumlu düşüncelerle ilgili olması mantıksal görünmektedir...
Bu önemli bilimsel sonuçları, günümüzde "yaşananların çözümleri" olabilir. Virüslere ek doğal, maddi ve manevi pek çok olumsuzluklardan, olumlu sonuçlar çıkarabilmek, kötülüklerin ardından yeni ve aydınlık günlerin doğacağını düşünmek, bir yaşam tarzı ve Dünya'ya olumlu bakma sanatıdır...
Böylece ego, şahsi çıkar ve menfaatlerden arınmış, evrensel insani düşünceleri olan kişilerin, hiç tanımadıkları benzer frekansları taşıyanlara düşünceleriyle ulaşıp, etkilemesi söz konusu olabilir ki bu da günümüz Kuantum Fiziğinde ortaya konmaktadır.
Düşüncenin Tanrısal Boyuttaki karşılığı ise bizleri bir başka gerçeğe götürebilir.
Bu anlayış, ileri düşünce düzeyine ulaşan Yüce Bilincin, Evrenler dahi yaratılabileceği gerçeğini ortaya koyar ki Kutsal Kitaplarda ilk varoluşta "Ol dedi, Oldu" kavramı da, böylece dogma olmaktan çıkar...
Yani "Dinsiz İlim, İlimsiz Din Olmaz" görüşü doğruları işaret etmektedir.
Yarınların Dünya'sının; iyi, olumlu düşünen, Allah'ın Birliğine inanan bilinçteki insanlarla kurulacağı gerçeği unutulmamalıdır...
Yarınların Dünya'sı, güneşli, aydınlık ve mutluluklarla dolu olacaktır.
Dr. Ahmet Kurtaran (Aralık-2020)

***


SON GÜNLERDE BİRİKMİŞ NOTLAR...

Okurken, dinlerken, bakarken notlar alıyorum, kupür işaretliyorum.. Eee!.. Yaş 81.. Hafıza artık eskisi gibi değil. Unutkanlığını bilir, kabul edersen, çözüm bulmayı da bilmen gerek.. (Bu sözler Ercan ve Caner'e.. Her gün hem de çok önemli şeyler unutuyorlar. Unuttuklarını da biliyorlar, ama çözüm üretmeyip unutmaya devam ediyorlar..)
İşte o notlara baktım, cuma sabahı pazar yazımı hazırlarken.. Yahu ne kadar çok konu var bu ülkede, bu dünyada.. Gazeteyi bana verseler yetmez..
"Eee.. Günlerden de pazar.. Hafif, ara ara gülümsetecek, kolay okunacak bir şeyler yazsam iyi olmaz mı" dedim kendi kendime.. Bu notlar çıktı.. Editörüme de kolaylık.. Sığdığı kadarını koyar.. Gerisi salıya kalır..

*

Sergen, Alanyaspor önünde futbolun F'sini oynatamadı Beşiktaş'a.. Yanlış takım, yanlış oyun. Onu da okuyamadı ve yenildi. Dedi ki..
"VAR kalksın.."
Perşembe gecesi kupada Üçüncü Lig takımı (Ben o takma adlara bakmıyorum. Süper Lig 1.. Sonrası sırayla ikinci, üçüncü.. Mesela Fatih Terim'e son saniyelerde kabir azabı çektiren Darıca 4. Küme takımıydı.. Onu geçebildi diye "Risoltate İmportante" diye basın toplantısı yaptı da, yedik.) Tarsus İdman Yurdu'nu 3-0 yenip tur atladı. İlk iki Beşiktaş golü buram buram ofsayt kokuyordu. Ama koktuğu ile kaldı. Çünkü Kupanın bu turunda da VAR yok..
Yani.. VAR varsa, Sergen yok.. VAR yoksa, Sergen var!.

*

Fikir değil, parti!. İstanbul Belediyesi'nin iyi bir iş yapmasına imkan yok. Başkan CHP'li, Meclis AK Partili çünkü.. Birinin yapmak istediğine öteki "Hayır" diyor. İmamoğlu taksi mafyasına karşı önlem almak istedi, Meclis reddetti.
Maltepe'de bir parka "Nihal Atsız" adı verilmesine de, Meclisin 25 CHP'li üyesi red oyu vermiş..
Yahu o red oyu verenler, mesela Bozkurtların Ölümü'nü okumuşlar mı?.
Ben ilk 8 yaşında okudum. Sonra her yıl tekrar tekrar okudum..
Bana hem milletimi ve de milletimin bulunmaz, emsalsiz törelerini, mesela mala mülke, paraya değil, insana, kadına, çocuğa sevgi ve saygıyı daha o yaşta öğreten kitaptır.
Canın vatan için, arkadaşlar, dostlar, kardeşler için verileceğini öğreten kitaptır.. Bana Orta Asya'yı, şimdi Türk Cumhuriyetleri'nin olduğu yeri öğreten kitaptır. Beni ben yapan kitaptır..
Atsız'ın siyasi fikirleri beni zerre ilgilendirmez.. Ama yazdığı o kitap, beni ben yapanlar arasında gelir.
Nazım'ı da, Necip Fazıl'ı da ayni keyif, ayni coşku ile okuyan Hıncal'ı yani..

*

Park dedim de.. Urfa Kalesi'nin altı Millet Parkı oluyormuş.. Hayatta en sevdiğim eylemdir, Park yapılması.. Yusuf Namoğlu ve İsmail Ünal en sevdiğim Beşiktaş Belediye Başkanları..
Çünkü bizim ilçeyi parklara boğdular..
"Dün bizde manşetti. Urfa'ya dönümlerce Millet Bahçesi yapıyorlar.
İktidarın.." en harika işi.. Her kenti, kasabayı adını "Millet" koydukları bahçelere boğuyorlar..
Güzel, çok güzel de, ortak adlarını düşünüyorum..
"Millet Bahçesi.." İktidarda olan kim?.
"Cumhur İttifakı!.
Ya muhalefetin adı ne?.
"Millet İttifakı!." Cumhur İttifakı'nda "Cumhur" yok..
Cumhuriyet Halk Partisi öbür tarafta..
Millet İttifakı'nda ise "Millet" yok.. Millet Partisi öbür tarafta!.
Ne güzel değil mi?. Taraflar, isimlerinde birbirlerini özümlemiş zaten.
Sahada da öyle olsalar da, Millet de, Cumhur da, Millet Parkı'na el ele gitseler, baş başa gülebilseler..

*

Türkiye Futbol Federasyonu, Çin Akıllı Telefon Şirketi bilmem ne ile anlaşmış.. O şirket, Türk Milli Takımı'nın sponsoru olmuş..
Geçen hafta Amerikan medyası çalkalandı.
Pek çok takım ve ünlü sporcu, bir Çin akıllı telefon şirketini sponsorluktan çıkarmış..
Sebep!. Çinde, Uygur Türkleri'ne uygulanan ayrımcılık.. Ve Uygur asıllıları ayırt edebilmek için, Çin Malı Akıllı Telefonların "Yüz Tanıma" uygulamalarını kullanmaları..
Uygur Türkleri mi?. Kimin umurunda?.
Büyük Türk Milliyetçisi Doğu Perinçek dostum, sen ne diyorsun bu işe?.
Amerikalı sporcu tekme vuruyor. Biz Türk Milli Takımı'na baş tacı yapıyoruz, Doğu!.
Sen de Çincilerdensin aslında ya..

*

O Rumen Hakem Demba Ba'yı aramış.
Yaşananlardan çok üzgün olduğunu söylemiş.
"Ben ırkçı değilim" demiş.. Ve bitirmiş.. "Bizim için bu konu kapandı.." Neymiş.. İnsanlar konuşa konuşa..
Sövüşe sövüşe değil!..

*

Üniversite Profesörü "Üniversiteler fuhuş yuvası, eminim" demiş.. Valla bin yıllık meslek deneyimim.
Polis fuhuş evlerini basacağı zaman müşteri kılığına girer, emin olmak için..
Hocam da denemiş olmalı ki, bu kadar emin?.
Fiyatlar ne civarda Hocam?.

*

Sokak köpeği adama saldırmış. Adam kendini yola atınca, kamyonun altında kalmış, ölmüş..
Mevlut (Tezel) "Hiçbir gelişmiş ülkede köpekler bizdeki gibi başıboş dolaşmıyor" diye yazmış.. Ömür'sün Mevlüt.. "Hiçbir UYGAR ülkede" demen lazımdı, o ayrı da, "Hayvanlara pozitif ayrımcılık" gibi laflar etmeye devam edersen öyle "ÖMÜR" lük olursun ki, seni ben bile kurtaramam..
Hayvana, insana karşı dahil, pozitif ayrımcılık isteyenlerin arkasında, Sosyal Medya Jürisi'ne göre yayınlanan, sosyal medya jürisine göre köşe yazan, yazdıran gazete var, unutma..

***


Pazar Neşesi
Bir kere daha Eyüp Karadayı dosyasından..
Çok kıskanç bir adamdı.. Güzel de bir karısı vardı.. Bir seyahate çıkması gerekiyordu. Eski arkadaşı komşusu Temel'e gitti. Seyahatte iken evinde bir anormallik gözüne ilişir, karısının şüpheli bir halini görürse hemen bir mail atmasını rica etti!.
Onuncu gün şöyle bir mail aldı. "Hemen gel!." Kıskanç koca ilk uçağa atladı, geldi, doğru Temel'i buldu:
" Ne gördün ?. Ne oldu!?." Temel; sakin sakin anlattı..
"Sen yokken, ortağının oğlu, her gün muntazaman, tam ikide size geliyor ve yedide gidiyordu!. Dün bekledim, bekledim gelmedi !. Düşündüm ki bunda bir anormallik var. Hemen sana mail attım !?."

***


Yüksel'den..
Kadın öfkeyle "Hiç kimse yapmıyormuş, aaaa, ben de yapmayacağım" diyordu.
Hiç kimse veya herkes... Yoktu böyle bir şey, Herkes ve hiç kimse yokken vardı o.
Onlar geldiğinde belki biraz sevgidir, ziyadesiyle alışkanlık.
Hiç kimsenin yapmadığını yapmasaydı bilir miydi aşkı?..
Olur muydu Leyla?
Yüksel Durak


Latin Sözleri
"Fata viam invenient!"
"Yazgı, yolunu kendi bulur!"
Vergilius

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA