Daum'un ne yapmak istediğini anlamak mümkün değil. Kafasındaki 4-2-1-3 sistemini genelde görev yerleri yapılarına uymayan oyuncularla uygulatmak istiyor. Alex takıma girince tahmin ettiğim gibi işi tam çorbaya çevirdi. Orta sahanın ortasında tek başına Aurelio var. Aurelio'nun önünde Nobre'nin arkasında hücuma dönük devamlılıkları olmayan Van Hooijdonk ile Alex var. Kenarlarda da hücum fonksiyonları ağırlıkta olan, rakip ataklarda orta sahada yer seçme ve defansif özellikleri olmayan Tuncay ve Serhat. Böyle bir şablonda ne kolektif bütünlük ne de hücum zenginliği sağlanabilir. Organize ataklar gelişemeyeceğinden Alex'in teknik katkısı en aza iner. Ayrıca karşı alanda çok top kaybedildiğinden takım savunması arızaya uğrar. Samsunspor karşısında ilk 45 dakikada saha içi görüntüsü böyleydi. En büyük şans Samsunspor'un hücum gücünün yetersizliğiydi.
Daum'un bir tuhaflığı da defans bloğunun kenarlarında yaşanıyor. Serkan'ın niye transfer edildiği soru işareti... Orta sahadaki müthiş dinamizmi ve topun olduğu bütün bölgelerde uyguladığı presle takımın hem hücum gücüne katkı sağlıyor hem de savunma güvencesine. Ayrıca Serkan'ın en büyük özelliği ileride kaybedilen toplardan sonra rakip oyuna çıkarken yaptığı şok pres. Bu sayede defansı dengesiz yakalama şansı doğuyor. İşte Daum bu yetenekleriyle kendisini kanıtlayan Serkan'a defansın sağında görev veriyor. Hem de sağ kanat savunucusu özelliklerine sahip olmamasına rağmen. Aynı şekilde Ümit Özat'ı da sol kulvarda görevlendiriyor. Zaten bu bölgede Daum'un çelişkileri bitmeyen bir çile gibi. Geçen sezon defansın solunda 7 alternatif denedi; lig bittiğinde hâlâ bir isimde karar kılamamıştı.
Daum mutlaka yanlışlarını görmelidir. Ben şöyle bir iddiada bulunayım: Samsun maçındaki ilk 11 ile ligde başarılı olunamaz, Şampiyonlar Ligi'nde de 6 maçta 1 puan zor alınır.