Futbolun çok ilginç bir oyun olduğu pazar gecesi Kayseri'de yine belgelendi. 80 dakika rakibini kendi sahasına hapseden, bilhassa ilk yarıda rekor sayıda pozisyon bulan G.Saray bir türlü gol atamazken, yenik duruma da düştü. Artık her şey bitti denirken, o moral bozukluğuna rağmen üst üste iki gol atıp, öne geçti ama son saniyede bu avantajını yine kaybetti.
G.Saray birbirlerinin özelliklerini tamamlayan oyunculardan kurulu, sistemi oturmuş, kollektif uyumu mümkün olduğunca yeterli, etkili dar alan presi olan iyi bir takım. Kendi klasiğini Kayseri'de de yoğun baskıyla sürdürdü. Ama pozisyon zenginliğini son 7 dakikaya dek skora yansıtamadı.
Düşme potasındaki rakip karşısında kaybedilen iki puandan sonra doğal olarak Hagi eleştirilerin odak noktası oldu. Ergün'ü kulübede oturtması bence çok önemli değildi. Çünkü çift ön liberoda Conceiçao'nun yanında Ayhan'ı görevlendirip, hücum gücünü arttırmak için de Hasan Şaş'ı sol kulvara monte etmişti. Bu rakibe ve maçın stratejisine göre bir teknik adam tercihiydi.
Üstelik sol kulvar ilk defa bu kadar çok işlerlik kazandı. Orhan Ak futbol hayatının en fazla kanat bindirmesini yaptı. Hagi'nin Hasan Kabze'yi oyuna almakta geç kaldığı tartışmaya açık . Ama bana göre en büyük yanlışı Ribery'i çıkarmasıydı. Ribery, G.Saray'daki en pasif futbolunu sergilediği için bu değişikliği kimse yadırgamadı. Ancak madalyonun öbür yüzü vardı. Kayserispor'un sol kulvarında çabuk ve ileriye doğru etkili çıkışlar yapabilen iki isim vardı. Cem ve Ergün. Üstelik Cem, Ergün'e yardım ederken fırsat buldukça da büyük bir hırsla hücuma destek vermeye çalışıyordu. Bu ikili Ribery'i de oynatmıyor ama kendi aksiyonları da kısıtlanıyordu.
Ribery'i çıktıktan sonra Ergün ve Cem'in ofansif katkıları neticeye tesir etti.
Ama bütün bunlara rağmen Pazar günkü maçın genel görüntüsünde ele geçen çok sayıdaki net fırsatlar da göz önüne alınırsa, hele hele yenik durumdan son anda 2 gol atıp öne geçilmişse ve de son saniyede duran toptan bir gol yenmişse bu puan kaybını teknik direktörün üstüne tamamen yüklemek de pek akılcı olmaz.
