F.BAHÇE sezon başından beri yaşadığı büyük strese rağmen hem ligde hem kupada finale çıkmayı başardı. İkisini birden kaybetse dahi buraya gelmek büyük başarıdır. Hele Trabzon'da sergilediği yürek takdire layıktır. Aykut Kocaman'ı sezon başından beri en çok eleştiren yorumcuyum. Çünkü neticelere göre eleştiriler yapmam, yenik takımın hocasını da överim.
Aykut Kocaman'ın en büyük hatası yönetim ve medya baskısından dolayı, Alex'e sınırsız dokunulmazlık tanımasıdır. Alex formsuz da olsa sakat da olsa 'oynarım' derse oynuyor. Maçın ikinci yarısında oyundan düşüp tamamen stop etse de sakatlanmadıkça ve kendi istemedikçe oyundan çıkarılmıyor.
TT Arena'daki çok önemli derbinin ikinci yarısında Alex'in yerine Stoch girip, Alex'in rolünü üstlense F.Bahçe'nin boşlukları değerlendirme şansı olurdu. Yine de o maçı kazanmayı bildiler. Artık Beşiktaş derbisi Saraçoğlu'ndaki finalin anahtarıydı. Ama fiziki gücü düşük Alex, 10 gündür hiç idman yapmamasına rağmen 'oynayacağım' dedi. Hiç varlık gösteremese de 90 dakika sahada kaldı. Ertesi gün önemli bir başlık gözüme çarptı: "Sakatlığına rağmen kendini feda etti." Peki bu fedakar kaptan oynamayacak olsa da niye arkadaşlarına deplasmanda destek vermek için Trabzon'a gitmedi.
Alex'in yeteneklerine itirazım yok. Güzel hareketlerinden keyif alıyorum. Söylediğim 2 şey var. Birincisi; bir büyük takım, fiziki gücü günümüz futboluna uymayan bir yeteneğe endeksli olmaz. İkincisi de; bu tip yetenekler formuna ve performansına göre doğru ve idareli kullanılmalı.