Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Obama ve Erdoğan'ın karşıtları aynı, CHP çay partisi mi?

ABD Başkanı Obama ve Başbakan Erdoğan'a karşı olanlar aslında aynı çizgi ve düşüncede olan kişiler.
Aslında Obama ve Erdoğan da aynı çizgideler.
İkisi de fakirlerin yanında duruyorlar. İkisi de kamu harcamalarının büyük bir kısmını fakirlere sağlık ve eğitim hizmetine yönlendiriyorlar.
İşte bu nedenle ABD'de sağcı Cumhuriyetçiler ile tutucu Çay Partisi, Obama'ya karşı çıkıyorlar.
Hatta Çay Partisi, Obama'yı düşürmek için sık sık sokak gösterileri yaparak fakirlere yardım edilmemesini sağlamaya çalışıyor. "Fakirlere sağlık hizmetini finanse etmeyiz, dolayısıyla vergi vermeyiz" diye bastırıyorlar.
Türkiye'de de CHP- TÜSİAD- TOBB üçlüsü aynı ABD'de Obama'ya karşı çıkanlar gibi Erdoğan'a eğitime ve sağlığa çok fazla kaynak ayırdığı için karşı çıkıyor. Mesela TOBB'un araştırma kuruluşu TEPAV, fakir çocuklarına tablet bilgisayar dağıtılmasını istemiyor.
Fakir çocuklarının iyi eğitim görmesini ve kendi çocuklarına rakip olmasını içlerine sindiremiyorlar.
Fakir çocuklarının mühendis, akademisyen olmasına karşılar. Onların eskiden olduğu gibi boyacı, tamirci türünden yardımcı hizmet elemanı olmalarını istiyorlar.
Yine Erdoğan'ın IMF ile yeni stand-by anlaşması yapmamasını da bir türlü kabullenemiyorlar.
Çünkü IMF'den 35 milyar dolar borç alınıp bu paranın kendilerine verilmesini planlamışlardı. Ama Erdoğan, IMF ile anlaşmadı ve bu isteklerini yerine getirmedi. Onlara bütçeden rant sağlama yolunu kapattı. Artık onlar kamu bankalarını da eskiden olduğu gibi soyamıyor.
Ayrıca CHP- TÜSİAD- TOBB üçlüsü, vergi vermemek için yeni TTK'nın kayıt dışını önleyen maddelerini değiştirttiler. Şeffaflığa karşı çıktılar. Hatırlayacaksınız yeni TTK'nın kayıt dışını önleyen maddelerinin değişmesi için ilk kanun teklifini TÜSİAD ve TOBB'un isteği üzerine CHP vermişti.
Yine CHP- TÜSİAD- TOBB fakirlere ucuz konut yapımına da karşı çıkıyorlar.
Toplu Konut İdaresi'nin varlığından rahatsızlar.
Müteahhitlerin işlerinin elinden alındığını ileri sürüyorlar. Ama fakirlere ayda 100 lira taksitle konut verebilecek başka bir çözüm de öneremiyorlar. Gelelim demokratik haklara...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ana dilde eğitim hakkının Kürtlere tanınmasını istemiyor.
Mahkemelerde Kürtçe savunma yapılmasına ve Öcalan ile akan kanın durması için görüşülmesine karşı çıkıyor. Barış arayışı olan Oslo sürecine adeta vatana ihanet değerlendirmesi yapıyor. Ve yeni anayasa çalışmalarında vatandaşlık tanımına illa Türk kelimesinin konulmasında ısrar ediyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesine karşı çıkıyor.
Başbakan Erdoğan'ın "devlet 1938'de Dersim'de katliam yaptı, 10 bin masum insanı öldürdü. Devlet adına özür diliyorum" sözlerine karşı çıkan Kılıçdaroğlu, Tunceli'de 1938'de devletin katliam yapmadığını, adeta öldürülen Tuncelililerin suçlu olduğunu iddia ediyor. Yine azınlık vakıflarının devlet tarafından el konulan mallarının sahiplerine iadesine karşı çıkıyor. Hrant Dink'in, rahip Santoro'nun, Malatya'da öldürülen misyonerlerin katillerini koruyup adeta onlara sahip çıkıyor.
Kısacası Obama ve Erdoğan, fakirlerin ve mağdurların yanında duran iki siyasetçi. Her ikisi de doğuştan imtiyazlara karşı, ülkelerinin vatandaşlarına fırsat eşitliği sağlamanın yollarını açıyorlar.
Oysa CHP-TÜSİAD-TOBB üçlüsü aynı ABD'deki Cumhuriyetçiler ve Çay Partisi'nin Obama'ya karşı çıktığı gibi Erdoğan'a karşı çıkıyorlar. Bütün istekleri kendilerine imtiyaz sağlayan eski düzeni devam ettirebilmek.
Yalnız ABD'dekilerden bir farkları var. O da şu: Türkiye'dekiler Erdoğan'ı sandıkta halkın oylarıyla yenmeyi mümkün göremediklerinden olacak hâlâ darbelerden, ekonomik krizlerden umutlanıyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA