Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Deniz Gezmiş'lerin yolu yanlış mıydı?

9 yaşındaki Deniz, pasaport işlemleri için babasıyla birlikte Emniyet Müdürlüğü'nde. Aylardan da mart... Tesadüf bu ya... Üzerinde de, Deniz Gezmiş'in giydiği yeşil montun benzeri bir mont... Annesinin, "Birkaç yıl giyebilsin" diye size'ını büyük tuttuğu, giyince adeta içine gömüldüğü, kapüşonunun kenarı ince kürklü şahane bir mont.
İşte, pasaport işlemlerinin yapıldığı bankonun önünde şimdi. İşlemleri yapan resmi kıyafetli polis memuru, babasının ona uzattığı nüfus cüzdanına uzun uzun baktıktan sonra ayağa kalkıyor oturduğu yerden ve eğilip soruyor sımsıcak bir gülümsemeyle:
"Söyle bakalım kim koymuş senin bu adını?"
Göğsü kabarıyor fena halde. Nasıl kabarmasın? Baksanıza... Sadece trafikte görmeye alışık olduğu o polis amcalarından biri, yanı başındaki babasıyla değil sadece onunla muhatap olmak istiyor. Onun için hiç bekletmiyor polis amcasını ve hemencecik cevabı yapıştırıyor:
"Babamla annem birlikte koymuşlar."
"Öyle miiiii? Peki yoksa annen ve baban Deniz Baykal'ı çok mu seviyorlarmış da senin adını da Deniz koymuşlar"
diyerek üsteleyince de, bildiği bütün ayrıntıları aktarıyor ufaklık; "Yok! Ondan değil. Onlar Deniz Gezmiş'i çok seviyorlar. Bizim evde onunla ilgili bir sürü kitap var. Odamda da kocaman bir takvimi. Onun resminin olduğu..."
Ama nedense, birkaç dakika evveline kadar pek bir sıcak ve de samimi yaklaşan polis amcanın birdenbire yüz hatları değişiyor. Buruşuyor. Kaşları çatılıyor. Babasına dönüyor ve önce kibirli bir tavırla; "Maşallah beyefendi! Bu yaşta çocuğa neler öğretmişsiniz böyle?" diyor. Sonra da sert bir üslupla ekliyor: "Annesi nerede bu çocuğun? Annesi olmadan işlem yapamam!"
Baba, "Memur Bey çalışıyor eşim. İzin alamadı. Ama yanımızda muvafakatnamesi var. Hani yormasanız bizi. İşlemleri başlatsanız da, pasaport tesliminde bu kez o gelse" filan deyip, dert anlatmaya çalışıyor ama nafile!
"Nuh" diyor, "Peygamber" demiyor bu polis amca!
El mahkûm çıkıyorlar Emniyet Müdürlüğü'nden hiçbir işlem yapamadan. Anlamaya çalışıyor tabii, neler olup bittiğini ama yüzü bembeyaz kesilen babası, bir türlü onun, "Ne oldu, ne oldu?" sorularına cevap vermiyor. Ancak akşam yemeğinin sonunda güne dair yaşananları annesine aktarırken öğreniyor olanı biteni.
Meğer o polis amca Deniz Gezmiş ismine sinir olmuşmuş. Meğer Deniz Gezmiş o polis amcaya ve daha nicelerine göre çok kötü bir adammış. Hainmiş. Gaddarmış. Bu yüzden asmışlar onu hatta. Oysa annesi, babası öyle anlatmamıştı daha evvel Deniz Gezmiş'i. Bildiği kadarıyla Robin Hood gibi bir adammış Deniz. Ülkede herkes eşit olsun, herkesin aynı parası olsun, kimse fakir olmasın, aç kalmasın, kimse kimseden kendini üstün görmesin filan diye uğraşan bir halk kahramanıymış o.
Ancak neden sonra aklına takılıyor bazı sorular.
Habire soruyor kendi kendine. Cevabını bulamasa da...
"Neden bir insan tek derdi yoksullukla, haksızlıkla mücadele etmek olan, kimseye kötülüğü dokunmamış bir halk kahramanının adını bile duymaya sinir olur ki? Neden acaba? Neden?"

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA