Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

CHP'li Şahin Mengü ne demek istedi?

Kendisiyle fazla bir tanışıklığım yoktur. Sadece 22 Mayıs kurultayının olduğu gün birkaç CHP'li dostun oturduğu masada tesadüfen karşılaşmıştık o kadar. "35 yıllık CHP'linin ipini kim çekti?" başlıklı yazıma istinaden aradı CHP Genel Başkan Yardımcısı Şahin Mengü. "Hafıza kaybına uğramış olamazsın. Yazıyorsun madem. O halde neden Kemal Kılıçdaroğlu' nun Korkmaz Karaca'nın nikâh şahidi olduğunu da yazmıyorsun?" diyerek çıkıştı bendenize.
Önce anlamadım ne demek istediğini. Ancak neden sonra aklıma geldi ki Mengü o yazımdaki, "Kılıçdaroğlu, Korkmaz Karaca için yakın çevresine, 'Valla ben de tanımıyorum!'" dediği bölümden bahsediyor. Yakını dediğim kişi de Enver Aysever. Tekrar aradım kendisini dün. Sordum. "Kılıçdaroğlu Korkmaz Karaca'yı tanımıyor demiştin hala aynı noktada mısın?" Aysever, "Kesinlikle tanımıyordu parti meclisine girmeden önce. Söz konusu nikahtaki şahitliği de tamamen tesadüfi" şeklinde yanıt verdi.
Doğru söylüyor. Keza o nikâhı başından sonuna kadar izleyen ve köşesinde kaleme alan tek gazeteci bendim! Ancak baştan sona tamamen bir komedi olan o nikâhta asıl şahit olan kişi Deniz Baykal'dı. Bir diğeri de ATO Başkanı Sinan Aygün. Onlardan sonra davet edilen 9 konuk arasındaki Kılıçdaroğlu ise daha önce adını bile duymadığı Korkmaz Karaca'nın şovuna istemeden alet olanlar arasındaydı. Sonradan bahsini yapmıştık hatta CHP'lilerle. Baykal ve yanındaki kurmayların niyeti aslında aynı gün gerçekleşecek Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin nikâhına gitmekmiş. Ancak son anda birileri; (ki o birilerinin Mehmet Sevigen olduğu iddia ediliyor) "Efendim. FOX TV Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşımız Korkmaz Karaca'nın nikâhı var. Söz verdik. Bir 5 dakika önce oraya uğramamız hoş olur" demesi üzerine ekibin rotası mecburen Adile Sultan Yalısı'na çevrilmiş. Olay tamamen spontane olarak gerçekleşmiş yani.
Söz konusu nikâha dair bütün ayrıntıları öğrenmek isterseniz sizlere tavsiyem muhakkak 10 Haziran 2009'daki yazıma bir göz atmanız.
Neyse...
Bütün bunlar bir yana, ben halihazırda Şahin Mengü'nün, Kılıçdaroğlu'nun Korkmaz Karaca'yı aslında çok iyi tanıdığını ve hatta onun nikâhına dahi şahitlik ettiği bilgisini benim neden atlamış olduğumu, yazmadığımı sorgulamasının nedenini bir türlü çözemedim.
Bu arada Kılıçdaroğlu'yla ilgili bu anekdotu aktardıktan sonra meseleyi Önder Sav'a getirdi Sayın Mengü. Eşref Erdem'in ihraç istemiyle disipline sevk edilmesinin Sav'la hiçbir bağlantısı olmadığını anlattı uzun uzun. Ve hatta "Önder Bey tavır koymasaydı eğer senin Eşref Erdem değil 1 yıllığına, ömür boyu uzaklaştırılmıştı partiden!" notunu düştü satır aralarına. Sonradan teyit ettim ki Eşref Erdem'in ihracı konusunda Önder Sav gerçekten demokrat bir tavır sergilemiş. "Bu kadar acımasız olmayalım" falan demiş. Ama doğrusunu isterseniz Sav'ın parti meclisi üyeleri önünde sergilemiş olduğu bu tavır bana hiç inandırıcı gelmedi. Çünkü Sav'ın bu tavrına karşın ısrarla o dilekçeyi hazırlayıp, Eşref Erdem'i disiplin kuruluna sevkini isteyen o üç ismin de (yani Hikmet Çelik, Mehmet Süne ve Korkmaz Karaca) Önder Bey'in 'hık' deyicileri olduğu, partiyi biraz tanıyan herkes tarafından bilinir. Üç ismin de her daim Önder Sav'a paralel hareket ettiği, onun karşı duruş sergilediği bir durumda ona asla muhalefet yapamayacakları, onunla inatlaşamayacakları, bunu yapmaları durumunda siyasi hayatlarının sonlandırılacağı da...
O nedenle Sav'ın, Eşref Erdem mevzuunda göstermiş olduğu bu demokrat ve insani tavır bana göstermelik gibi geldi. Belki de bir küçük oyun... Senaryo... "Ben iyi polisi oynayayım, siz de kötü polisi" durumu...
Bilmem anlatabildim mi?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA