Mahmut Övür, dünkü yazısında içi epeyce karışık olan CHP'de Kılıçdaroğlu'nun Gürsel Tekin'i kurban edip etmeyeceğini sorgulamış. Ve demiş ki; "Şu aşamada Kılıçdaroğlu ve yönetimi Tekin'in arkasında duruyor. En azından şimdilik muhalefetin 'kurban istiyoruz' talebi havada kalacak gibi..."
Mahmut'tan, Gürsel Tekin'in siyasi geleceği ile ilgili hiç de reel olmayan bu iyi niyet temennilerini okumak şaşırtmadı beni. Çünkü onun derdi, durumu hakikaten içler acısı hale gelen eski dostu Gürsel Tekin'e sahiplik etmek. Onun gösterdiği bu insani tavrı ben de göstermeyi çok isterdim. Çünkü Tekin benim de çok eski dostumdur. Ve bilir ki zamanında ben de çok destek atmışımdır kendisine, demokratlığına, ilericiliğine ve örgütçülüğüne olan inancımdan dolayı.
Ancak gördüm ki şu 6 aylık zaman diliminde çok fena yanılmışım. Meğer, Gürsel Tekin benim sandığım o Gürsel Tekin değilmiş.
Ne yaptı mesela?
1) Demokrat ve ilerici sandığım Tekin, koltuğunu kaybetmemek uğruna partisinin Ergenekoncularla, derin devletin maşalarıyla işbirliği karşısında resmen sus pus oturdu ve "İşim olmaz o adamlarla" dediği Haberallarla, Sinan Aygünlerle filan bir koltuk uğruna mecliste aynı sıralara oturmayı içine sindirdi. Kendisinden beklenen tavır, "Onlar varsa, ben yokum arkadaş!" tavrıydı oysa. Yapamadı. O yürekliliği gösteremedi.
2) Elitist takıldı diğerleri gibi. Zafer Mutluların, Aydın Doğanların, İnan Kıraçların, Hüsamettin Özkanların masasına oturunca o da diğerleri gibi Beykoz Konakları'ndan falan bakmaya başladı hayata ve doğal olarak, "Bu örgütten cacık bile olmaz!" psikolojisine kaptırdı kendini. Sürekli yüksek perdeden konuştu. Örgütüne arkasını döndü. Kendisine sonradan biat edecek birkaç adamın dışında tek bir örgüt üyesine sahip çıkmadı!
3) Geri dönmek için başvuran Fikri Sağlar ve Gürbüz Çapan'ın parti meclisinde katli için bildiği bütün Bizans oyunlarını devreye soktu. Haberal'a, Sinan Aygün'e gıkını çıkarmayan, süt dökmüş kediye dönen Gürsel Tekin, partinin eski emektarlarının harcanması için aslan kesildi bir anda. Ha bir de tabii perde arkasında dönen bütün bu çirkin oyunları bendeniz afişe edince, eski dostluğa falan bakmayıp, hakaretler sarf etti. "Cahil. Gazeteci bozuntusu" dedi benim için.
Dedim ya! Ben de Mahmut gibi, ağabeyim saydığım Gürsel Tekin için iyi şeyler yazmak isterdim bugün. Ama kusura bakmasın ben Mahmut kadar insaflı değilim. Çünkü benim literatürümde gerçek tektir! Maalesef siyasetin uzun soluklu olduğunu unutan Gürsel Tekin yanlış yapmıştır! Yaptığı yanlışlarla da hem kendisine, hem de onu seven ve değer veren bütün insanlara zarar vermiştir. Bu nedenle de ödeyecektir bedelini... Temennim bu bedeli kendi isteğiyle ödemesidir. Onu asmak için kapının önünde bekleyen Canan Arıtman ve o kafadakilere bu imkânı sağlamamasıdır. Yapar mı, hiç değilse onun için en temiz, en hayırlı yol olan bu yolu tercih eder mi bilemem ama bildiğim tek bir şey var.
O da Gürsel Tekin'in yakında, hem de çok çok yakında gideceğidir!