Son toplantıda kadroda değişikliğe gitmeyi düşündüğü için MYK üyelerine teşekkür eden ve kendilerinden kibarca istifa etmelerini isteyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni kadrosuna dahil edeceği isimlere dair kulisler havada uçuşuyor.
Kimine göre Nihat Matkap yeni genel sekreter, kimine göre ise Ercan Karakaş yeni Genel Başkan Yardımcılarından biri olacak...
O kadar fazla isim zikrediliyor ki şu birkaç gündür, hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu inanın ben de tahmin etmekte zorlanıyorum.
Ama bence bu yeni kadro meselesinde asıl sorulması gereken soru, yeni kadroda kimlerin olup olmayacağı filan değil.
Asıl soru büyük çoğunluğunun milletvekili olmayan parti meclisi üyelerinden oluşacağının sinyalini veren Kılıçdaroğlu'nun yeni kadrosunu neye göre şekillendireceğidir?
Örgütün sağduyusuna göre mi?
Yoksa CHP'yi dizayn etmeyi kendisine iş edinmiş dışarıdaki derin güçlere göre mi?
Mesela merak ediyoruz, bu yeni kadroda örgütün tamamına yakınının 'istenmeyen adam' ilan ettiği Gürsel Tekin devre dışı kalacak mı?
Kılıçdaroğlu'nun artık gerçekten zorunlu olan bu hareketi çekmesi mümkün olabilecek mi?
Bana göre mümkün aslında.
Yapabilir.
Bekliyorum da şahsen.
Ancak CHP'nin bazı derin gırtlaklarına göre değil!
Onlara göre Kılıçdaroğlu'nun, Tekin'i kadro dışı filan bırakması bir yana, 2. adamlıktan yani 'örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığından' alması bile mümkün değil!
Bu tezi ortaya atanlara göre -ki bunlar bir kişi filan değil. Epeyce bir kalabalıklar- Gürsel Tekin'in Kemal Bey'in yanında nedenini kimsenin bilemediği ve çözemediği olağanüstü bir dokunulmazlığı var!
"Evet Kılıçdaroğlu MYK'ya istediği adamı alır, istediğini saf dışı bırakır ama Gürsel Tekin'in koltuğu ile oynamaya kesinlikle cesaret edemez!" diyorlar.
Ayrıca bu gücünün farkında olan Tekin'in yakın çevresindeki bazı insanlara da, sık sık, "Kemal Bey'in beni saf dışı bırakmaya asla gücü yetmez!" dediğini iddia ediyorlar.
Hal böyleyken tabii bize de bir gazeteci olarak şu soruyu sorgulamak düşüyor;
"Peki bu adam, bu gücü nereden alıyor?"
Bilindiği üzere bir siyasetçi iki yerden güç alır.
İlki halktır!
İkincisi ise örgüttür. Teşkilattır. Parti tabanıdır yani...
O halde Gürsel Tekin'in arkasına aldığı güç, hangi güç?
Mesela, onun arkasında da tıpkı Başbakan Erdoğan'ın arkasında olduğu gibi korkunç bir halk desteği mi var?
Yoksa, 12 Haziran yenilgisine muhalefet yapmak için kolları sıvayan eskilere yani Deniz Baykal'a, Önder Sav'a filan resmen rest çekip, Kılıçdaroğlu'ndan vazgeçmeyeceklerini söyleyen benzer bir örgüt gücü mü?
Tekin'in arkasında ikisinin de olmadığını siz de ben de çok iyi biliyoruz değil mi?
Bir kere, halkın gücü olmuş olsa idi en başta doğduğu köyün sandığından CHP 3. parti çıkmazdı!
Ya da yıllardır yaşadığı ve birinci sıradan aday olduğu Kadıköy Bölgesi'nde milletvekili sayısını ikiye katlardı...
Ee örgütle irtibatı, ilişkileri ise zaten ortada! Seçim sonrası kurultay imzacılarının en büyük bahanesi onun varlığı değil miydi?
Eskilere nefret beslediğini bildiğimiz birçok delegenin bile sırf, 'Gürsel Tekin gitsin' diye imza vermeye kalkıştıklarını ancak Kılıçdaroğlu'nun ricası ile son anda vazgeçtiklerini bütün CHP tabanı bilmiyor mu?
O zaman?
Nedir Gürsel Tekin'i dokunulmaz yapan bu güç?
Yoksa bizim bilmediğimiz başka bir şeyler mi var?
Ulvi güçleri ya da gizemli bir tarafı filan mı var?
Şahsen ben çok merak ediyorum.
Benim gibi parti tabanındaki binlerce CHP'li de!
Keşke Kemal Bey bu duruma bir açıklık getirse.
Eğer varsa bir dokunulmazlığı, "Şu nedenden ya da şu meseleden dolayı" dese.
"Yok öyle birşey!" filan diyorsa da, o zaman gereğini yerine getirse.
Örgütün sağduyusuna öncelik verip, Gürsel Tekin'i istirahat etmesi için TBMM'deki ofisine yollasa...