Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Heidi yalan! Fondü gerçek!

Cenevre

Nedense, "Alp Dağları, İsviçre" filan deyince aklıma çocukluğum tutkusu olan Heidi adlı çizgi film gelirdi hep!
Bir gün İsviçre'ye gidersem Heidivari bir kızla, onun tonton dedesiyle ve can arkadaşı Peter'le karşılaşmayı ümit ederdim.
Dün sabah İsviçre'nin Cenevre kentine ayak bastım.
Şöyle söyleyeyim; "Heidi'yi bulamadım ama onun yaşadığı hayatı buldum!"
Sağ olsun... Bu Heidi hayallerimi bilen Dünya Ticaret Örgütü'nde Daimi Temsilci Büyükelçi Bozkurt Aran'ın çok değerli, hanımefendilerin hanımefendisi, muhteşem ev sahibi eşi Zeynep Aran, hayallerime biraz olsun yaklaşabilmek için bizim ekibi Cenevre'den yaklaşık bir saat uzaklıkta olan Gruyeres köyüne (Gravyer peynirinden geliyormuş kökü) getirdi.
Acayip sevindirik oldum tabii.
Çünkü bu muhteşem manzarayı, karşınıza dikilen o fotoğrafı görünce gerçekten Heidi'lerin burada yaşamış olduğuna filan inanıyorsunuz.
Alp Dağları öyle görkemli ve öyle hoş ki! Bakıyorsunuz. Ve çok rahat hayal edebiliyorsunuz Heidi ve Peter'in bir zamanlar bu dağlarda kaykay yaptıklarını. Doğa aynı aslında!
Sadece Heidi olmuş, bizim garson kız Clara!
Gruyeres köyünü meşhur yapan hani şu gravyer peynirinin eritilip, ekmeğin bandırılarak yendiği meşhur fondü! Zeynep Hanım, bir restoranda o meşhurlar meşhuru "fondü"den yememiz için rezervasyon yapmış sağ olsun. Girdik içeri rezervasyonlu yerden... Ama koku bir acayip!
Meğer gerçek fondü böyle kokarmış! "Aman" dedik.
"Mümkünse çakması olsun!" Ağzımızı burnumuzu bükünce kadıncağız hemen çıkardı oradan.
Hemen karşısındaki, La Maison des Traditions adlı restorana girdik.
Koku yine vardı ama Allah var diğer restorana göre daha azdı...
Neyse...
Sonunda fondü denen o garip yiyecek geldi.
Millet ekmeğini bandırıp bandırıp hüpletiyor ama ben de "tık" yok!
Ki ben... Ekmeğe âşık, peynire tutkun bennnnn...
Sefire Hanım baktı ki benim suratım ekşi ekşi bakıyor.
Anladı tabii fondü'den hoşlanmadığımı. Kibarca, "Ne yersiniz?" diye sordu.
"Valla bu kokuyu ancak şöyle tereyağlı mis gibi bir İskender paklar!" dedim.
Gülüştük.
Ben restorandan o muhteşem Alp Dağları manzarasını seyrederken, birlikte olduğumuz ekip bandıra bandıra fondü'yü indirdiler mideye!
Hele Oylum Talu'nun bir dalışı vardı ki! Yemiyordu sanki aşk yaşıyordu o fondü'yle!
Neredeyse erimiş olan o gravyerler; "Ya bi dur abla! Bi sakin ol!" diye gırtlağına sarılacaktı!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA