Ramazan gelince televizyon reklamları da şekil değiştiriyor. En zıpır reklam kampanyalarıyla tanıtılan ürün, bir anda uhrevi bir kişilik kazanıyor. Ne bileyim, mesela ana vatanı Çin olan pandaya buzdolabında oruç tutturup dondurmayla iftar yaptırıyoruz filan... Pek çok ülkede Amerikan emperyalizminin simgesi olarak nitelenen gazlı içecekler, şıra kılığına bürünüp bir anda Ramazan sofralarının vazgeçilmezi haline geliveriyor.
Peki bir ürün ya da hizmetin tanıtımının, "Ramazan'ı fırsat bilip" dini duyguları kazanca dönüştürmek üzerine kurulması etik mi? Hatta günahı var mı? Haydi bakalım, bu aralar sıkça ekranda gördüğümüz din adamlarımıza, yanıtlamaları için zor bir soru daha... Bu konuda Diyanet İşleri'nden bir fetva bile bekliyorum doğrusu(!)
Bu arada ekrandaki Ramazan motifli reklam kampanyaları arasında en güzel mesajı bir yerli içecek firması veriyor. Ülkemizde güneşin doğuşunu gören ilk şehirden, batışını gören son adaya kadar bir hat üzerine kurulmuş uzun Ramazan sofrasının görüntülerinin sonunda, birlik ve beraberlik vurgusu yapılarak, "Haydi hep beraber sofraya" deniliyor.
Gerçekten de bu ülkede paylaşamayacağımız hiçbir şey yok. Vatanı bölmek yerine, bir ekmeği bölüp yanımızdakine uzatamayacaksak, yuh olsun bize...