Günlük hasta sayısı, azalacağına tam tersine artıyor, bin beş yüzü geçti.
Düne kadar hasta sayısı tam 261 bin 194, vefat sayısı da 6 bin 163 olmuştu... Bu akşam bakın, daha da artmış olacaktır.
Nasihat para etmiyor.
Yasaklar da etmiyor.
Bu arada sünnet düğünü, kına gecesi gibi "etkinlikler" bazı illerde serbest, bazı illerde yasak... Şaka gibi...
Düğün kimisinde bir saat, kimisinde birkaç saat... Altmış beş yaş üstüne dans etmek de yasak...
Bu rakamlara "inanmayan" da çok kişi var. "Mutlaka daha fazladır" diyorlar.
Hem böyle diyorlar, hem de kural çiğnemeye devam ediyorlar.
Bursa'da toplam 3 düğünde toplam 42 vaka görülmüş.
Ama hemen ardından birkaç düğün daha yapılmış, dansözlü mansözlü.
"Bekarlığa veda partileri" de var.
Zamanında biz de bekarlığa veda etmiştik ama parti marti vermemiştik...
Zamanında biz de askere gitmiştik ama ne meşale yaktık, ne ateş ettik, ne de kimse bizi havaya atıp tuttu...
Arabanın direksiyonuna geçip "drift" de yapmadık, makas atmadık, zaten o zamanlar herkeste araba yoktu.
Tamam, bunlar "lumpen eğlenceleri"...
Şehirli işi değil...
Ama burjuva da ipin ucunu koyuverdi.
Altı ayda herkes sıkıldı, bunaldı.
"Ne olacaksa olsun" kafasında gidenlerin sayısı arttı.
Nefes alamayıp çırpına çırpına boğularak ölmek de çok kişiye sorarsanız hep "başkalarının başına gelebilecek" bir talihsizlik.
"Bana bir şey olmaz" bönlüğü, "yatar kalkarız alt tarafı" basitliğiyle atbaşı gidiyor.
Ne yazık ki herkese de "çok hata etmişim, aman siz de etmeyin" diye demeç verme şansı tanınmıyor...

***

Ölen ölecek, kalan sağlar da kalacaktır.
Altı ay önce de bu böyleydi.
Tamam da, "kural tanımayan sağlıkçıları" hata skalasının neresine koyacağız?
Üsküdar'da bir lokantada "sağlık çalışanlarıyla el ele" gecesi düzenlenmiş (buna da etkinlik diyorlar), bu arada sağlık çalışanlarından on çift kura çekilerek evlenmiş...
Aşk evliliği biliriz, çıkar evliliği de biliriz de, "piyango evliliği" hiç duymamıştık.
Ancak bu etkinlikte ne maske, ne mesafe... Şapır şupur, canım cicim...
Hadi gelinle damat nasıl olsa birkaç saat sonra aynı yatağa girecekler de, davetlilere ne oluyor?
O astronota benzeyen giysiler içinde saatler ve günler geçirince kafayı sıyırmış olmalılar.
Lokanta tıklım tıklım, dört kişilik masada altı kişi...
Sonra da haber olmak üzere: Sağlık çalışanları da kaydılar!

***

İnsanın aklına ister istemez ünlü fıkra geliyor.
Adamın birinin babası ölmüş, anası da hala genç ve güzel sayılır, bir akşam arkadaşına dert yanıyor: "Anam eve erkek alıyor birader, ne yapacağımı şaşırdım vallahi..."
Arkadaşı "kadıya şikayet et" demiş.
"Sen ne diyorsun," demiş beriki, "bizim eve gelen kadı!"
Fıkra bu kadar terbiyeli değildir tabii, ben yazılabilecek şeklini yazdım.