Dün "Hıncal Uluç"un, Ahmet Çakar'ın vurulmasını ve İstanbul polisinin bu olay ertesindeki suskunluğunu ele alan yazısını okudum.
Nefes aldım.
İyi ki basın var, iyi ki Hıncal Uluç var.
Meseleyi çok açık ve seçik koymuş. Diyor ki:
- Bugün Çakar olayının ucu, Ankara'nın doruklarına ulaşıyor fısıltılarda. Bunlar bana ulaşıyor da, İstanbul Emniyeti'ne ulaşmıyor mu? O zaman ne Cerrah müdürüm? Niçin susuyorsunuz? Neden olayı yok farz ediyorsunuz...
Önceki gece CNN-Türk'teki kulis programında Sedat Ergin'i ve Murat Yetkin'i dinlerken de, nefes aldım.
"Fişleme Yönergesi"ne ilişkin açıklama üzerinde konuşurken; Orgeneral Özkök'ü övüyorlardı.
Ama Genelkurmay açıklamasındaki "Eğitimde zafiyeti olan karargah subayları" ifadesini de, irdeliyorlardı.
Acaba TSK'ya bağlı eğitim kurumlarında, gerçekten, AB aleyhtarı veya 3'üncü Dünyalı görüşler, fazlaca mı veriliyordu?
İyi ki basın var, gazeteciler var!