Çok açık bir gerçek var. Siyasi gündemi genel olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan belirliyor. Ana muhalefet CHP'nin gündemde yer almasının yolu da, CHP sözcülerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirmelerinden ve yetmezse de hakaret etmelerinden geçiyor.

Hep aynı yaklaşım
Televizyon açık oturumlarındaki tartışmalardan ezberledik. AK Parti'ye muhalif olan sözcülerin belirli söylemleri var... Mesela AK Parti ile Fetullah Gülen'in geçmişteki yakınlıklarından söz etmek fırsatını hiç kaçırmıyorlar.
Bu nedenle bugüne gelmeyi de hiç denemiyorlar. Çünkü bugün gündeme gelirse, Fetullah Gülen'in FETO olarak tescillenmesi ve onunla mücadele var ki, bunun icracısı da mimarı da Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Çeşitli ikili problemlere karşın, Türkiye'nin hem Amerika hem de Rusya ile diyaloğu da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ustaca yaklaşımı ile devam etmiyor mu?

Suriye'de Esad mı haklı?
Bir başka kalıplaşmış eleştiri konusu da Suriye siyasetine ilişkin yanlışlar ve bunun sonucunda Türkiye'ye milyonlarca Suriyelinin sığınmacı olarak göçmeleridir... Oysa olayları biraz geniş açıdan değerlendirdiğinizde, Suriyeli sığınmacıların sadece Türkiye'ye gelmediklerini, Lübnan ve Ürdün'de de milyonlarca Suriyelinin bulunduğunu görürsünüz. Yani ana sorun Beşar Esad'la Türkiye'nin aralarının açılması değil, Suriye halkı ile Esad rejiminin arasının açılmasıdır.

İç savaş atlatıldı
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hiç hatası yok mu, ya da her şey çok mu iyi gidiyor? Bu dünyada hatasız kul var mıdır ki, bir de hatasız siyasi yönetim olabilsin? Ancak Türkiye'yi hedef alan çeşitli iç ve dış kaynaklı kumpasların dökümünü yaptığınızda, yaşanılan bazı problemleri ucuz atlattığımız bile söylenebilir. Bunların en dramatik olanı da 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi veya FETÖ kaynaklı iç savaş denemesi değil miydi? Ya da bugün eğer bir ekonomik darboğazdan söz ediyorsak, Gezi kalkışması ertesinde faizlerin ve döviz kurlarının nasıl tırmandıklarını hatırlamamız gerekmiyor mu?

Biraz insaf
Özetle muhalefet sözcülerinin bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a daha insaflı ve hatta daha terbiyeli yaklaşmaları, demokratik siyasetin sağlığı için de, olaya hakkaniyetle yaklaşmak açısından da gereklidir.