Nereden nereye? Batı medyasında soykırımcı İsrail'in en büyük destekçisi ABD'nin Siyonist rejimin inkârcı ve sömürgeci ideolojiye dayalı 'Demir Duvar' anlayışını kökünden değiştirmek istediği konuşuluyor.
ABD'nin bu tavrının mahiyetinden ziyade zamanlaması daha fazla dikkat çekici. Bu nedenle de insanlar "Gazze Kasabı Netanyahu'nun en büyük destekçisi, silah tedarikçisi ve finansörü konumundaki ABD neden şimdi İsrail'de rejim değişikliği istiyor?" diye soruyor.
Demokrat ve ABD tarihindeki en üst düzey Yahudi yetkili olan Amerikan Senatosu çoğunluk lideri Chuck Schumer, 21 Mart'ta hem İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun hem de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın görevden alınması çağrısında bulundu. ABD Başkanı Joe Biden da bunu destekledi. Yani birbirlerinin devletini tanımamakta ısrar eden iki aktörü çöpe atacaklarını ilan etti ABD. Demek ki İsrail ile ilişkilerde bir kırılma yaşanacak.

***

Kimi bu yaklaşımı taktiksel buluyor ve 5 Kasım'daki seçimlere bağlıyor. Oysa Gazze ve Ukrayna'da istediğini elde edemeyen ABD, pragmatik doğası gereği tamamen reel-politik endişelerden kaynaklanan bir siyaseti devreye sokuyor.
Biden, ABD'nin Gazze sonrası politikalarını İsrail'e benimsetmek için gerekirse Siyonist rejimin anayasal mahiyetinin değişmesi gerektiğine dair sinyaller dahi veriyor
Ne var ki Netanyahu, Batı Şeria ve Gazze'yi kapsayan Filistin devleti planına karşı sert bir direniş sergiliyor. ABD'nin müdahalelerine karşı "Biz bir muz cumhuriyeti değiliz" diyerek rest çekti.
Yahudi lobilerine yakın medya aygıtları ile İsrail basını 1989'da Panama lideri Manuel Noriega ile 2003'te Irak lideri Saddam Hüseyin'in devrilmesini veya CIA'nın Küba'da Fidel Castro'ya yönelik suikast çabalarını hatırlatarak Netanyahu'yu uyarıyor.
Elbette ABD, Netanyahu'yu devirmek için şiddet içeren yöntemler aramıyor. Bunun yerine anayasal bir darbeyi tercih edecektir. Nitekim geçtiğimiz birkaç hafta boyunca Biden'ın üst düzey kurmayları ve ABD Kongresi'nin önde gelen üyeleri Gazze Kasabı'na karşı güçlerini birleştirdi.

***

Unutmayalım ki ABDİsrail ortaklığı başlangıçta karşılıklı olarak faydalıydı. Soğuk Savaş'ta İsrail'in Sovyet yeteneklerini keşfetmedeki yardımı o kadar faydalı oldu ki, emekli ABD Hava Kuvvetleri istihbarat şefi George Keegan bunun beş CIA'ya sahip olmaya eşdeğer olduğunu vurgulamıştı.
Arap devletlerinin SSCB'ye yakınlaştığı dönemde de ABD, İsrail'in askeri üstünlüğüne yatırım yaparak önlem aldı. ABD'nin Ortadoğu'da İsrail'in avantajını tehlikeye atacak hiçbir ülkeye silah satmayarak bu stratejisini sürdürdü. Ve İsrail, ABD'nin yardımıyla dünyanın en gelişmiş askeri ve istihbarat birimlerinden birine dönüştü.
Fakat İsrail artık ABD için bir jeopolitik, askeri ve stratejik yüke dönüşmeye başladı. Bunun çözümü de İsrail'in rejim değişikliği sopasıyla terbiye edilmesinden geçiyor.
Bu bağlamda şu an bile Pentagon'un silahları olmadan savaşamayacak konumdaki İsrail'in ABD'ye uzun süre direnmesi zor. ABD, Ortadoğu'nun şımarık çocuğu yaptığı İsrail'i değişen şartlar yani küresel ve bölgesel öncelikleri nedeniyle yeniden tahtından indirmeyi planlıyor. Zaman alsa da bunu yapmakta kararlı görünüyor.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bercan Tutar | ABD, İsrail'de rejim değişikliği mi istiyor!