Dünyanın en seksi kadınlarından biri sayılan Avustralyalı manken Miranda Kerr evde iç çamaşırlarıyla dolaştığını açıklamış. People dergisine konuşan Kerr, misafirlerini de iç çamaşırlarıyla karşıladığını söylüyor ve "İnsanlar evime geldiğinde iç çamaşırımla oturuyorum. Çünkü böyle rahat ediyorum," diyormuş. Güzide medyamız da bu mühim açıklamaları bize aktarıyor. Niye aktarıyor? Gazetelerin internet sitelerinde gösterilecek baldıra ve bacağa ihtiyaç var da o yüzden aktarıyor. Altlık olarak yani. Koy açıklamayı iki satır, bas 40 fotoğraf, yurdum kalça görsün... Ne bileyim, misal bendeniz evde anadan üryan dolaştığımı açıklasam kaç yazar? Habere konulacak fotoğraf malzemesi belli!.. Kaldı ki, misafirleri öyle karşılasam eve misafir falan da gelmez... İyice asosyal olur çıkarım...
Neyse efendim, daha fazla içinizi kaldırmayayım... Kamera kayıtları vesilesiyle artık herkesin 'ev hali'ne vakıf olabildiğimiz bir çağdayız. Klişe bir laf belki ama George Orwell'in 1984 adlı eserindeki 'Büyük Birader' gerçek oldu... Küçükken bir hikaye duymuştum, aynalar falanca tarihte o güne dek bütün yansıttıklarını göstermeye başlayacakmış diye... Vaziyet o hali aldı... Hadi aynayı kırarsın olay biter. Gizli kameranın ise adı üzerinde, gizli! Her yerden çıkabilir. Dolayısıyla, herkesin evde kamera varmış gibi davranmaya başladığı bir çağa girdik. Misal, kendi evimde arzu ettiğim gibi dolanamıyorum. Neme lazım, günün birinde siyasete falan atılacak olurum, "Sami Tosun! Adaylıktan çekilmezsen, üç vakte kadar anadan üryan görüntülerini tüpe koyacağız!" der kimi çekemeyenlerim...
Aslında tabii ben de isterdim hanımlarla görüntülerim olsun ama ne yazık ki hanımların hoşlandığı bir tip değilim. Bir de üstüne üstlük Fatih ve Eyüp Belediyeleri'nin 'aile danışmanı' Sibel Üresin çıktı ortaya. Diyor ki, arzu eden beyler fazla fazla evlensin, iki, üç, dört... Ho ho ho şi minh! E, tabii bu durumda da Sami Tosun'a hanım kalma ihtimali ortadan kalkıyor! Zaten görüyoruz ki, maşallah tüm kallavi siyasetçilerimizin imam nikahlı eşleri varmış, buna yasal olarak güvenceye alınmış çok eşlilik de eklenirse, vay halimize!
ERKEKLERİN YÜZDE 20'Sİ AVUCUNU YALAR
Sibel Üresin Hanımefendi bazı gerçeklerin farkında değil. Bakınız, ben hep bilimsel konuşurum. Türkiye İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre, nüfusun yüzde 50,3'ü (36 milyon 462 bin 470 kişi) erkekler, yüzde 49,7'si (36 milyon 98 bin 842 kişi) ise kadınlardan meydana geldi. Bu durumda bazı beylerin birden fazla hanımla evlenmesi, zaten açıkta kalan bir kısım hemcinsimin oranına artış biçiminde yansıyacaktır. Erkeklerin yüzde 10'unun iki ve daha fazla hanımla evlenmesi demek, yüzde 20, hatta daha fazla erkeğin avucunu yalamasına sebep olacaktır!
Düşünsenize, sokakta dolaşan her beş erkekten biri kendisine hanım bulamıyor! Bu nasıl bir sosyal tehlike yaratacaktır, farkında mısınız?! Sibel Üresin Hanımefendi lütfen buna da bir çözüm üretsin. Hayır, ithal angus, ithal doktor, ithal öğretmen gibi bir 'ithal hanım' fikri varsa, ben ithal edilecek hanımların Ukrayna'dan temin edilmesini rica edeceğim.
Bu arada, Erman Toroğlu'nun, "Evliyim ama tek eşli değilim. Eşim de bunu biliyor," açıklaması, üzerine Seda Sayan'dan gelen 'dangalak' yorumu kafamı iyice karıştırdı. Ben doğduğumda bugünün neredeyse yarısı kadar olan nüfusumuz, ortalık kalabalıklaştıkça mı cozutuyor, yoksa üzerimizde biyolojik silah denemesi mi yapılıyor, tam olarak çözemedim. Düşünsenize, herkes seks hakkında alenen konuşmaya başladı. Seçim süreci bile kasetler üzerinden ilerliyor. Her mevzudan, her nesneden bir erotizm çıkartılıyor...
Hayır, kıymetli okur, mevzu o değil de, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın 'müstehcen' bulduğu kilden heykele de baktım baktım, öyle erotik bir durum göremedim. Yoksa sorun bende mi?