İnşaat sektörü her geçen gün farklı bir tarz deniyor. Çalıştıkları bölgenin ruhuna, yapısına uygun olmayacak şekilde kafalarına ne eserse onu bina olarak dikiyorlar. Bodrum evleri beyaz ve iki katlıdır ancak son günlerde bu kimsenin umurunda değil, yeni evler siyah ve 10 katlı yapılıyor. Buna kimse dur demiyor mu ya da bu projeler hayata geçmeden önce nasıl onay alıyor gerçekten anlaşılır gibi değil. Yalıçiftlik'te simsiyah yapılar doğanın en güzel yerine konuşlanmış, Türkbükü'ndeki yeni projeler neredeyse apartman şeklinde...
Biz ne zaman olana saygıyı öğreneceğiz ya da öğreteceğiz? İnşaat yasağı gerçeği de var ancak buna yaz başından beri uyan kimse yok maalesef. İnşaat yasağı nedir? Belediyeler tarafından özellikle turizm bölgelerinde uygulanan ve yöreye göre değişmekle birlikte nisan-mayıs aylarında başlayan, kötü bir görüntü sergilememek ve gürültü kirliliğini önlemek gibi nedenlerden kaynaklanan inşaat kısıtlaması. Bu uygulama planlanırken, yasağın başlama tarihine kadar inşaat faaliyetlerinin bitirilmesi, belediyenin denetimleri ile de konunun takibi ve ihlal durumlarında cezalandırılması öngörülmüştür. Gelin görün ki bu yasağı ciddiye almayan tek yer Bodrum.
BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI
Bodrum Belediyesi'nden bozuk yollarla ilgili yazım üzerine aradılar ve devam etmekte olan inşaatlar hakkında bir bilgilendirme yaptılar. Gereken müdahalelerin yapıldığı, inşaat yasaklarına uymayanlara ceza kesildiği söylendi. Ceza kesiliyor ama bu milyon dolarlık projeleri yapan kişiler ceza ödemeyi kabul edip inşaata devam ediyor. Mekanlardaki sigara yasaklarını düşünün, birçok yer cezayı ödeyip müşterilerinin sigara içmesine izin veriyordu, ta ki yeni ceza gelene, mekan kapanana kadar...
Bu inşaatların durdurulana kadar ceza ödenerek çalışmalara devam edileceği gerçeği, bu yazın en berbat haberi çünkü inşaat sesi psikolojileri bozmuş durumda. Herkeste tuhaf bir gerginlik var, gürültüden dolayı yüksek sesle kendini ifade etmeye çalışma yorgunluğu da cabası. "Git istediğin yere şikayet et" gürültüsü de bir türlü bitmiyor. Bu ses adeta şu günlerdeki fon müziği... Resmen öğrenilmiş çaresizlik durumunu yaşıyoruz. Belediye en azından ruhsal dinamiğimize bir katkı yapsa, evlere sakinleştirici hap yollasa daha iyi geçirebiliriz bu günleri. Özetle cezai şartlar bazen yetersiz kalıyor. Söyleyebileceğim tek şey şu; 21'inci yüzyılda hâlâ inşaat yasağına uyulmaması medeniyet adına büyük hayal kırıklığıdır.
KONSER DİNLEME ADABI KALMADI!
Sanatçıların sahne adabı yıllardır tartışılan bir konu, halbuki asıl tartışılması gereken konser izleme adabı. Bunun için yanınızdaki insanları rahatsız etmemek, sanatçıya saygılı olmak kafi ama son zamanlarda konser izleme adabı kalmadı. Mesela geçtiğimiz günlerde konserinde Murda'ya para fırlatıldı. İnanın bu yine de masum kalır, başka sanatçıların konserlerinde sahneye sutyen, limon, yumurta bile fırlatıldığını gördüm.
Bu olay Reynmen'in de başına geldi. Ünlü rap'çi "Sert cisimler atmaya devam ederseniz şarkı söylemem" dedi... O kadar naif bir tavır ki onunki... Sahneye para fırlatan dinleyiciye kızan Murda ise "Fakir mi görünüyoruz sana? O paranın 200 katını suratına fırlatırım" diye karşılık vermiş. Bu kadar öfkeye de gerek yok. Dikkat çekmek isteyen dinleyicilerden mutlaka birkaçı sanatçıların sahnesine her zaman fırlatacak bir şey bulacak. Sanatçılar bu gibi durumlarda nasıl tepki vereceklerini de önceden planlamalı. Öfkeye kabalığa gerek yok, ti'ye alsalar yeter, ya da direkt sahneden inmek en doğrusu.
