Bu köşenin düzenli okurları, bir gazeteci olarak Biontech'in kurucu ortağı ve Tıbbi Araştırmalar Baş Yöneticisi Dr. Özlem Türeci ile röportaj yapmayı, fikirlerini dinlemeyi ne kadar çok istediğimi bilirler. Geçen hafta işte bu fırsatı yakaladım. Bir röportaj değildi ama Özlem Hoca'nın bilim dünyasında kadın olmaya deneyimlerini dinleme şansım oldu.
Bu tatlı sürpriz Eczacıbaşı Topluluğu'ndan geldi. Eczacıbaşı'nın çalışanları için düzenlediği 'Bilimde Kadın Olmak' başlıklı webinarın ana konuşmacısı Dr. Özlem Türeci idi. Özlem Hoca'yı, Eczacıbaşı Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Dönüşüm Koordinatörü Esra Eczacıbaşı Coşkun takdim etti. Dr. Özlem Türeci ile eşi Prof. Dr. Uğur Şahin ile birlikte Dr. Nejat Eczacıbaşı Tıp Ödülleri 2021 yılı Tıp Onur Ödülü'nü almaları dolayısıyla geçen eylülde tanıştıklarını anımsatan Eczacıbaşı, pandeminin kaderini değiştiren bu iki önemli bilim insanından ne kadar etkilendiğini dile getirdi.
Dr. Özlem Türeci'nin, hakkında kullanılan övgü dolu ifadelere verdiği alçakgönüllü karşılık, benim için gerçekten önemli bir izlenimdi. 'Sahip olunması gereken iyi bir özellik' olduğu için alçakgönüllüymüş gibi davranan insanlardan sonra, samimi tevazuya tanıklık ettiğimi söyleyebilirim. Özlem Hoca, fotoğraflarında gördüğünüz ciddi yüz ifadesini konuşması boyunca korudu.
Ancak özellikle kız çocuklarına ve genç kadınlara tavsiyelerini sıralarken gülümsemesini saklayamadığını gördüm.
Bunlar, kısacık bir online buluşmadan izlenimlerim. Ancak herkesin merak ettiği Özlem Hoca'nın söyledikleri daha kıymetli. Daha fazla uzatmadan aktarıyorum.
Eczacıbaşı Monrol Nükleer Ürünler Genel Müdürü Aydın Küçük'ün moderasyonunda gerçekleşen webinarda Özlem Hoca'nın, aktardığı fikirleri özetle şöyle:
Doğadan ve birlikte büyüdüğüm insanlardan aldığım ilhamla bilime olan ilgim başladı. Babam doktordu. Çocukluğum onun hastaları iyileştirmekten duyduğu mutluluğa tanık olmakla geçti.
O dönem şifa dağıtmanın ne kadar önemli olduğunu gördüm, anladım. Babamdan ilk öğrendiğim şey 'insanlara yardım etmek'ti. Daha sonra büyüdükçe babamdan tıp tedavilerinde 'güncel araştırmaları takip etmenin ve analiz yapmanın' önemini de öğrendim. Bu da beni bilimsel araştırmalara yöneltti.
Çalışma hayatına başlarken öğrendiğim üçüncü kelime ise 'girişimcilik'ti. Tedavisi zor ya da mümkün olmayan hastalıkların tedavisinde kullanabileceğimiz araştırmaları ve yöntemleri geliştirebilmek için risk almamız gerektiğini düşündüm ve aynı zamanda girişimci oldum.
Bilimsel çalışmalarım sırasında kadın olduğum için ayrımcılığa uğramadım. Ancak kadınların birçok alanda olduğu gibi bilim dünyasında da yeterince temsil edilmediğine defalarca tanık oldum. Yaptığım her işte çeşitliliğin ve fırsat eşitliğinin kurumlara ne kadar büyük katkı sağladığını kendi şirketimdeki deneyimlerimden de yola çıkarak çok iyi biliyorum.
Özellikle kız çocuklarına cesur olun diye seslenen Özlem Hoca konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Neyi seviyorsanız onu yapın, kendinize güvenin ve cesur olun!"
