Başarılı bir kariyerin ortasındayken, üstelik iyi de bir gelire sahipken, bir insan profesyonel yaşama veda edip neden bir sivil toplum kuruluşunun başına geçer?
Son zamanlarda artık Türkiye'de gördüğüm bir trend bu sanırım. Harvard mezunu gençlerin daha çok para kazanacağı işlere yüz çevirip, sivil toplum kuruluşlarında çalışmayı tercih ettiği bir döneme girdik.
İşte son örnek. Türk Eğitim Vakfı'na genel müdür olarak gelen 45 yaşındaki Yıldız Günay. TEV'in hem en genç hem de ilk kadın genel müdürü.
Peki Yıldız Günay, iş dünyasında hatırı sayılır bir kariyeri bırakıp, önceki geliriyle kıyaslanamayacak bir maaşı kabul edip neden bir vakfın başına geçti?
Günay'ın kim olduğunu merak edenler için hemen bir dipnot. Yıldız Günay, Cargill'in fon yönetim şirketi Black River'ın Genel Müdürü'ydü. Üstelik de fon yönetimi konusunda gösterdiği başarı, piyasalarda konuşulan bir isimdi.
Aslında hayırseverlikle de daha çocuk yaşında, dedesi Donanma Komutanı Kemalettin Bozkurt'ın Kızılay Genel Müdürlüğü yaptığı yıllarda tanışmıştı.
Dedesi, o yıllarda ilkokul öğrencisi olan torunu Yıldız'a her yıl sınıfında durumu iyi olmayan üç arkadaşını seçmesini ister, Yıldız da arkadaşlarına çaktırmadan kimin ayakkabısı kötüyse, defteri, kalemi yoksa not eder ve dedesinin kişisel yardım yapacağı öğrencileri seçerdi. Zaten okulda Kızılay Kolu Başkanı da kendisiydi.
"Hayırseverlik bizim evde hep vardı. Ben de bir gün işimi bırakıp tüm zamanımı bu işlere ayırmak istiyordum ama ne zaman olduğu konusunda kararımı vermemiştim. Ta ki bir gün insan kaynakları şirketi Egon Zehnder'den bir telefon alana kadar..."
Yıldız Günay'ın aldığı telefon bir anda bütün planlarını alt üst eder. Tam da Güney Afrika seyahatine çıkmak üzeredir. "Biraz düşüneyim" der ve Afrika'ya gider. Dönüşte kendisini TEV Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç beklemektedir. Görüşme güzel geçer ama Günay hâlâ tam emin değildir, sanki vakfa genel müdür olması için gelen bu teklif bir 5 yıl ertelense, daha iyi olacak gibi hisseder.
İşte o noktada Ömer Koç öyle bir cümle söyler ki Günay teklifi düşünmeden kabul eder. Koç, "Yıldız Hanım biz sizin bugünkü enerjinize bugün talibiz" der.
Vakıflar ve derneklerde son dönemde ciddi bir değişim görüyorum. Sabancı Vakfı'nın Güler Sabancı önderliğindeki dönüşümü, çarpan etkisiyle ne çok vakıf ve derneğe ve ne çok insana dokunduğunu bizzat yaşayanlardanım.
TEV'in sadece 2011 yılında burslar için ayırdığı bütçe 25 milyon lira. Sanat güneşimiz Zeki Müren tüm mal varlığını Mehmetçik Vakfı ile birlikte TEV'e bağışladı ve bugün Müren'in fonundan 2050 öğrenciye burs verildi.
1000'inci bağışçısı emekli tarih öğretmeni Berna Peynircioğlu olan TEV'in elindeki gayrimenkul ve paranın ciddi bir elde yönetiliyor olması, vakfın sürdürülebilir bir gelire sahip olması açısından ciddi önem taşıyor.
Sanırım Ömer Koç biraz da bu sebeple vakfın yönetimini finansta başarısıyla tanınmış bir ismi seçti.
Bugüne kadar 191 bin 886 gence yurtiçinde ve 1372 gence de yurtdışında burs sağlayan TEV, her yıl ihtiyaç duyan 9 bin 500 öğrenciye mesleki orta öğrenim ve yükseköğretim bursu veriyor.