Başbakan'a sunulan raporda; sosyal medyadan yemeğe, ulaşımdan içeceğe dek gezi eylemlerinin organizasyonunda, reklam ajansları, yabancı vakıflar ve bazı şirketlerin yer aldığını görüyoruz.
StratejiCo'nun Era'ya yaptırdığı araştırma; bu şirketlerin ve iş dünyasının, Gezi Parkı gerginlik sürecini iyi yönetemediğini ortaya koyuyor. Son 2 haftadır kamuoyunun gündeminden düşmeyen markalar, kendilerini ideolojiyle ilişkilendirmede kötü sınav vermiş...
StratejiCo Başkanı Selim Oktar, Gezi Parkı olaylarını desteklesin, desteklemesin, iki tarafa da yaranamayan markaların kaybettiğine dikkat çekiyor. iş dünyasının siyasete karışmasını doğru bulmayanların oranı, farklı görüştekiler açısından, birbirine yakın çıkmış.
Gezi süreci ardından markaların, tanıma ve beğeni eksenindeki yerine bakınca, çok azı hariç, çoğu bundan olumsuz etkilenmiş... Özellikle markasıyla bütünleşen patronların Gezi Parkı tutumları, markaların gelecekte kullanım eğilimi üzerinde etkili olmuş. Selim Oktar bunu, dev firmaların; Gezi Parkı gibi sosyal olaylar karşısında korunmasız olduklarının ispatı olarak açıklıyor.
Marka yönetimi, son 10 yılın en gözde kavramlarından biri. İşler yolunda giderken markası için milyonlar harcayan firmaların, sosyal gerilimlerde çuvallayabildiğini ortaya koyuyor bu araştırma... Hele ki patronlar; ideolojik tercih ve tutumlarıyla, sahip oldukları markalar üzerinde ne gibi "kalıcı hasar" oluşturabilecekleri konusunda fikir sahibi değil.
Araştırma sonuçlarına bakıp Gezi Parkı'nın hangi markaları ne yönde etkilediğini gördükçe, reklam iptalinden "çapulcuyum" beyanına dek yönetilmesi gereken yeni "çatışma alanları" ortaya çıkıyor.