Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Şehir ve şiir

İzmir aşığı ve çoğumuza bu şehri sevmeyi, bu şehire aşık olmayı öğreten, tam bir vefa adamı, kültür insanı, çok değerli Sancar Maruflu, beni İzmir Fuarı'nda sevgili Tayfun Pezek'in organize ettiği bir kültür- sanat akşamına davet etti. Sancar Maruflu ile değerli yazın insanı, usta gazeteci Okan Yüksel'in de katılımıyla, "şehir ve şiir" başlıklı bir sohbet gerçekleştirdik.
Türk ve dünya edebiyatına baktığımızda, şehir imgesinin şiirde, en az aşk kavramı kadar çok zengin bir literatür oluşturduğunu görürüz. Elbette her şaire göre, şehir imgesinin konumlandığı nokta farklılık içerir. Bazı şairler, direk olarak modern zamanların öncesindeki şehir imgesine odaklanırken, bazıları da kapitalizmin şekillendirdiği metropol genişliğindeki şehir imgesine yoğunlaşırlar. Her iki durumda da, şehir ve şiir iç içe geçmiştir. Örneğin Divan şiirimiz özünde şehirli bir şiirdir. Şehir, Divan şirimizde medeniyetin sembolü olarak şekillenmiştir. Modernizmin yarattığı şiir çizgisinde ise bazen şehirden bir kaçış arzusu vardır. Bütün konumlanmalarda, şairlerin, şehirlerden derinlemesine etkilendiğini, şiiri şehirle birlikte yaşadığını vurgulayabiliriz. 'Şehir' denilince, benim aklıma hemen iki şiir gelir.
Önce kocaman şair Nazım Hikmet'in Vera için yazdığı Saman Sarısı adlı uzun nehir şiir.
Örneğin Saman Sarısı'ndaki muhteşem iki dize:
"İkişey var, ancak ölümle unutulur
Anamızın yüzüyle, şehrimizin yüzü"
Sonra aklıma Kavafis gelir. Onun Şehir adlı şiiri.
Bu köşede daha önce alıntıladığım için hepsini aktarmıyorum.
Hani insana,
"Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir."
diye seslenen şiir...
Evet şehirlerimiz bizi bırakmaz. Kavafis'in dediği gibi hep arkamızdan gelir...

EN ÇOK İZMİR İÇİN YAZILDI
Bu nedenle şairler, şehirler için ve sevdikleri şehirleri kucaklayan şiirler yazarlar.
Adına şiir yazılmayan şehir çok azdır. Elbette adına çok şiir yazılan şehirler ise çok özeldir.
Paris gibi... Londra gibi... Berlin gibi... Dünyanın tüm güzel şehirleri gibi...
Türk şiirinde, içinde İstanbul geçen ve İstanbul için yazılan şiir fazladır. Ama şurası bir gerçek ki; Türk edebiyatında en çok İzmir için şiir yazılmıştır...
O kadar çoktur ki; ünlü, ünsüz onlarca şairin yazdığı şiir vardır.
Örneğin 2010 tarihinde, iki edebiyat insanı, değerli Memet Zeki Gündüz ile Muhittin Bilgin, çok güzel bir çalışma yaparak, İzmir şehir tarihine değerli bir armağan bıraktılar.
Şenocak Yayınları'ndan 'A-4' boyutunda yayınlanan, 1174 sayfalık ansiklopedik kitapta, bugüne kadar yazılmış tüm İzmir şiirlerini derlediler. Kitabın adını da "İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar" koydular. İşte önceki akşam, İzmir Fuarı'ndan, bu kitaptan örnekler sunduk...

GİDERSİNİZ DÖNMEK İSTEĞİYLE!
Nazım Hikmet
'ten Faruk Nafız Çamlıbel'e; Turgut Uyar'dan Edip Cansever'e kadar kimler kimler yazmış İzmir için, hem de aşk hissederek. İzmir hepsini kucaklamış, avucunun içine almış, dişi kimliğiyle sarılmış onlara. Şairler, yürekten hissetmişler, en derinlerinde İzmir'i.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan, İzmirli olmayan Bedri Rahmi Eyüboğlu'na kadar... Florina doğumlu, Urlalı şair, güzel yürekli edebiyatçı Necati Cumalı'ya kadar...Ünsüz onlarca şairin güzel dizelerinde de, yeniden hayat bulmuş İzmir...
Nedendir, bu güzel, çarpıcı, yoğun İzmir aşkı... Bilenler bilir... Gören gözler görür... Tanıyanlar anlar... İzmir, insanı kendisine çeker... Kucaklar, sarar sarmalar; ondan gidersiniz belki, ama hep ona dönmek istersiniz... O sizi bıraksa bile, siz onu bırakamazsınız... Sizi kendisine çağırır... İzmir bir fısıltıdır bazen, bazen bir çığlık... Neden mi bu İzmir aşkı?
İzmir şehri, gerçekte bir şiir gibidir çünkü...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA