Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Bir yanım mutlu diğer yanım üzgün

Bugün ne Gezi Parkı ne de Cizre'deki çapulcu tezgâhı aklımda…
Hem telaşlıyım, Hem de heyecanlı…
Kısacası bir başkayım bugün.

***
Babamı, annemi ve teyzemi gördüm.
İlk kez bu kadar çok neşeliydiler.
Güneş harika.
Esen rüzgâr aşağıdaki fabrikadan burnuma taze çay kokusunu taşıyor.
Hastayım bu kokuya…
Deniz masmavi.
Bir kıpırtı yok…
Martılar ciyaklayarak uçuşuyor…
Eskiden bizim oralarda martı yoktu.
Nereden geldiler ki...
Deniz ortasında bir taka, muhtemelen mezgit avlıyor…
Deniz sahile yakın yerde beyaz beyaz köpürüyor…
O köpükler mavi bir saten örtünün kenarına işlenmiş dantel gibi görünüyor…

***
Üçü de sıkı sıkı tembihledi beni.
Ekmek almaya giden çocukmuşum gibi.
"Arabalara dikkat et" der gibiydiler sanki.
"Misafirleri iyi ağırla…"
"Uşakları sakın unutma..."
"Her şey kusursuz olsun…"
"Hayatta bir kere yaşanır böyle şey…"
"Eksiklik etme…"
"Serhat'ı üzme…"
"Ziya'yı da…"
"Tamam, merak etmeyin nasılsa siz de"
diyecek oldum, lafı ağzıma tıkadılar.

***
Naciye teyzem biraz uzaktaydı.
O tatlı tebessümü yüzündeydi yine.
Önce "Serhat ve Ziya'ya selam söyle" dedi.
Sonra da çocuklarını tek tek sıralayarak, "Sami, Huriye, Hatice, Azize, Mustafa ve İsmail'e de" diye ekledi…
Ama sonra Sami'yi ayırdı.
Giderken, "Ali dayını unutmadım ha" diye seslendi…

***
Onları görmeyeli epey oldu…
Hasretlerinden burnumun direği sızlıyordu.
Çok özlemişim çok…
Sağlıkları yerindeydi…
Onları neşeli görmek beni de mutlu etti...
Anacığımla konuştuk.
Ne yaptığımı merak etti…
"Yükün ağır uşağum ama ne edeceksun, bu işler böyledur" dedi…
Sonra Ziya'yı sordu…
"Bıyık bıraktı" dedim.
"Biliyorum" derken gözleri nemlenmişti…
Belli ki o da hasret çekiyordu.
Onu öyle görmek beni yıktı.
Bilirsiniz anacığıma hiç dayanamam…

***
Ama sonra güldü tatlı Fistuğum, "Ne de yakıştı uşağuma" dedi…
Konuşmasına, o tatlı gülüşüne doyamadım…
Babam kenardan mutlu bir şekilde bizi dinliyordu…
Keyfi yerindeydi.
Naciye teyzem, "Delikanlı uşaktır ona her şey yakışır" dedi Ziya için.

***
Güzel anam Serhat'ın damatlığını sordu…
Arkasını dönüp gitmeye hazırlanan Naciye teyzem geri döndü.
Anamın sorusunu o yanıtladı.
"Manken gibi oldu uşağumuz abla" dedi.
"İnşallah nazara gelmezler" dedim.
Fistuğum Melek'i sordu.
Onu da Naciye teyzem anlattı.
"Ben gördüm, gelinimiz güzel" dedi.
Anam, "Hadi geç kalma git şimdi" dedi.
"Siz gelmeyecek misiniz?" diye sordum.
Boynu büyük bir şekilde hep birlikte 'hayır' dediler.

***
Ter kan içinde uyandım…
Gördüklerim bir rüyaymış meğer…
Ne kadar sahiciydi oysa.
Keşke uyanmasaydım…
Hayat bu işte.
Doğru demişler.
'Üç günlük dünya' diye.
Ne olurdu yanımızda olsalardı şimdi.
Bugün Gezi Parkı'nda değil, düğündeyim sizin anlayacağınız.
Serhat'ımın düğününde...
Ama bir yanımda mutluluk, diğer yanımda hüzün var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA