Bu yazı; 19 sayfalık müfettiş raporunun sadece tek sayfasını yayınlayıp, hatta o sayfanın da işlerine gelmeyen yerlerini kapatıp şahsıma iftira attıkları için yazılmış değil...
Bu yazı; diğer 18 sayfasında her birinin tek tek 'asılsız' olduğu belirtilen uyduruk şikayetlerin yer aldığı tek sayfayı müfettiş tespiti gibi gösterip bana saldırdıkları için de değil...
Bu yazı; her gününü, her anını şerefle ve meslek haysiyetiyle geçirdiğim 32 yıllık gazetecilik kariyerimin en küçük bir zarar göreceğinden kuşkum olduğu için hiç değil...
Bu yazı; üstüme suç uydurdukları dönemde Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olmadığımı, o dönemde Sabah Gazetesi Temsilcisi de olmadığımı bildikleri halde iftiralarında benim için çok yüce olan bu iki kurumun adını zikrettikleri için dahi değil...
Bu yazı; meslek etiğimizi, insanlık değerlerimizi ayaklar altına alan, kişisel hınçlara gazeteciliği kurban eden zihniyete bir yanıt olsun diye bile değil...
Bu yazı; çok sevdiğim genç meslektaşlarıma, üniversitelerde okuyan pırıl pırıl gazeteci adaylarına ders falan da değil...
Bu yazı; vallahi de billahi de 'beni tanıyanlar acaba yanlış düşünür de kafalarında soru işareti oluşur mu' diye aklımın ucundan geçtiğinden de değil...