- Düşünceyle mi kendinizi hasta ettiniz yani?
-A.Y: Tamer Antalya'da çekimdeydi. Tibet'in fizyoterapisti gelmişti. Ona anlattım ilk: "Hastalıklardan bahsederken hepsinden ders çıkarmak istediğini anlatıyorsun," dedi. "Sen artık öğrenmenin yolunu başka yerde ara, hastalıktan geçirme. Artık bu kapıyı kapat," dedi. Bir anda dank etti. Evet ben bunu istedim. Kendimi hasta görmek istedim. Ama artık bunları bitirdim. Hep sevilmeyi ve sevgiyi başkası tarafından bekliyoruz: Yani Tamer beni severse ben iyiyim, o zaman mutluyum. Halbuki alakası yok. Ben kendimi seversem o zaman mutluyum. Sadece Tamer değil bütün dünya da beni sevse o kapları ancak ben doldurabilirim.
- T.Y: Piyasada gördüğünüz herkesi neredeyse çıplak gördüm. Meme benim için sallanan bir organdan başka bir şey değil. Cazibesi de yok. Ama haberi ilk duyduğumda ben Ayten'den daha fazla telaşlandım. Yani meme alınacak diye değil. Kanser yani... O bilinmezlik insanı rahatsız ediyor. Memesinin alınacağını duymak beni korkutmadı. Yeter ki yayılmış olmasın... Bu süreci hiçbir şey olmamış gibi yaşadık.
- A.Y: Aklımın ucundan bile geçmedi. Tamer bana nasıl dokunacak diye... O korkuyu ortadan kaldırdık. İnsanları engelleyen şey bence o korkular. Bunlar o kadar fazla ki hayatımızı berbat ediyoruz..