Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Hasidikler denen o tuhaf insanlar...

Gözlerime inanamadım... Sakalları nerdeyse bellerine kadar inen, lüle saçları örgülü, başlarındaki şapkayı asla çıkarmayan; simsiyah giysileri içine hep beyaz gömlek giyen; sokak, AVM, havaalanı demeyip her yerde topluca dua etmekten çekinmeyen ve dua boyunca öne-arkaya sallanıp duran ünlü Hasidik Yahudilerinden bir avuç yaşlıgenç insan, New York'taki sokak gösterilerinde, ellerinde Türk bayraklarıyla Türklerin arasında yer alıyor, İsrail'i protesto ediyorlardı. Sonra da onları hastanelerimizdeki Mavi Marmara yaralılarını ziyaret ederken izledik. Allahım, dedim, bugünleri de mi görecektik? Referanslarımız hep sinemadır ya, ben onları Sidney Lumet'in A Stranger Among Us- Aramızdaki Yabancı adlı, 1992 yapımı filminde tanımıştım. New York, Brooklyn'de elmas ticareti yapan Hasidikler arasında geçen film, komünde işlenen bir cinayetin ve onu çözmek için farklı bir kimlikle aralarına dalan kadın polisin (Melanie Griffith) öyküsünü anlatıyordu. Zayıf bir polisiyeydi, ama Lumet en azından dünyada 200 bini ABD'de olmak üzere 300 bin kadar mensubu bulunan ve pek az bilinen bir mezhebi, tüm özellikleriyle bize tanıtıyordu. O günden beri onları çok merak etmişimdir: 18. yüzyılda Polonya'da ortaya çıkmış, görünümleri bizdeki Aczmendilere benzeyen, dinle siyasetin karışmasına kesinlikle karşı oldukları için devlet kurmayı bile günah sayan bu cemaati... İşte şimdi onlar, yani birçoğumuz için Yahudilerin en tutucu ve gelenekçi kesimi, son olaylarda İsrail'i en ağır biçimde eleştiriyor, bizim şehitlerimizin matemine katılıyor, Tayyip Erdoğan politikalarını destekliyor. Ülkemizde tam tersine, farklı inanç sahiplerine karşı halktan sürekli olarak hakaretten cinayete varan suçlar işlenirken, her türlü farklılık durumu reddedilirken, 'öteki' dediklerimiz giderek çoğalırken, dünyada neredeyse sempati duyduğumuz halk ve ülke kalmamışken... Tam da farklılığın zirvesinde gözüken bir gruptan, bir cemaatten gelen bu desteği nasıl yorumlayacak, ne yapıp edecektik? Oysa bu olay aslında dışladıklarımızı iyi tanımadığımızı, korku ve nefretlerimizin sağlam temellere dayanmadığını göstermiyor muydu? Benzer biçimde, ABD'den ses veren Fethullah Gülen de, son olaylar karşısında hepimizin bekleyeceği gibi AKP'nin yanı başında yer almak yerine, çok soğukkanlı bir tavır sergiledi. Gazze'ye yardım gemilerinin önce İsrail hükümetinden izin almasının daha yerinde olacağını savundu. Tüm bu olayları derinliğine tartışmak, bu küçük köşenin işi olmayabilir. Ama şunu vurgulamak istiyorum: Beklendiğinden farklı olan, ezber bozan, ufkumuzu genişleten söz ve tavırlara ne kadar ihtiyacımız var...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA