- ÖDP'den ayrılanların da içinde olduğu Özgürlükçü Sol Hareket, 10 Aralık, SHP ve Alevi hareketleriyle yan yana yürüyorsunuz. Ortak bir adı olacak mı bu birleşmenin?
- Tabii. Yeni bir kurucu idare, yeni bir sayfa, birey merkezli bir tür adalet ve vicdan hareketi diye tarif ettiğimiz, var olanlardan yola çıkan ama bunları aşan birey merkezli bir hareket, işin büyüsü. Partileşme konusunda kararlıyız. Önümüzdeki yıl deklare edilecek. İsmi henüz yok.
- Süreç biraz uzayabilir mi?
- Devlet solundan özerkleşerek gerçek bir solun inşa edilebileceğini düşünüyoruz biz. Kabaca, başını CHP ve onun peşine takılanların çektiği Ergenekon solu denen soldan ayrışarak, Türkiye'de solu bir iktidar seçeneği yapabiliriz. Esas mesele demokrasi meselesi. Süreç bu.
- 3 M (Mustafa Kemal, Marx, Muhammed) teoriniz hâlâ geçerli mi?
- O bizim seçmen profilimizle ilgiliydi. Mesela kendisini sol Kemalist olarak değerlendiriyor ama darbeci değil, sosyal politikalardan yana. Alevi Bektaşi geleneğinden geliyor ama Muhammed tarihine farklı bir okuma getirmiş. Böyle bir havuz oluştu. Bu demek ki sahici bir şey. İstanbul gibi bir yerde, Cumhuriyet tarihinde ilk defa solun ortak adayı olarak seçim kazanıldı ve baktığımda oradaki birleşim üç aşağı beş yukarı bir Türkiye modeli oluşturuyor. Biz onu Türkiye genelinde gerçekleştirebiliriz diye düşündük.
- Solda politika yapmak da zor olsa gerek. Ne deseniz eleştiri okları hazır...
- Uzun süredir solun başarısının olmaması, böyle arızalı bir şey oluşturdu. Halbuki İtalya gibi, Avrupa'da pek çok yere baktığınızda öncelikle yerel seçimlerde başarılı olunuyor. Küçük başarılarla inandırıcı ve güvenilir bir seçenek olduğumuzu göstermemiz gerek. Orda burda insanların ne dediğinin bir önemi yok. Yani bir dedikoducu sol var, bir de özgürlükçü sol var.