Cemil İpekçi'nin, Bodrum halk plajındaki bir şezlonga uzanmış fotoğrafını nasıl buldunuz peki? O ne kuğu zarafeti, o ne endam, o ne seksapel! Benim diyen dişi kişi öyle uzanabilir mi ki? Kafasında da pembiş poşusu. Tanışmadan sevdiğim insanlardan biridir kendisi. Bazen abuk sabuk açıklamaları da olur ama bu hayatta herkesin arada bir saçmalama hakkı vardır diye düşünmek lazım. Cemil İpekçi'nin anlattıklarından hayranlık duyduğum asıl kişi ise babasıdır. Oğlunun eşcinselliğini hiç sorun etmemiş, üzerinde konuşulmaya bile değmeyecek kadar doğal karşılamış bir babaymış kendisi.

İPEKÇİ'NİN İLK HAYAT DERSİ
Hatta ölüm döşeğinde yatarken başında bekleyen oğlunun her zaman sürmeli olan gözlerini makyajsız görünce "Ölen benim, sana ne oluyor, git yüzüne bir şeyler sür, bu ne bakımsızlık" demiş, kalayı basıvermiş. Ve fakat kusursuz insan yok tabii... Şimdi tam olarak hatırlamıyorum ama yakın bir zamandı. Cemil İpekçi televizyonda, jinekolog olan babasının onu henüz 5 yaşındayken bir doğuma soktuğunu anlatıyordu. Babasıyla gurur duyarak... "Rahmetli babam, çocuk nerden gelir, nasıl doğar, 5 yaşında bana göstererek öğretmişti" diyordu.

HASSAS BİR MEVZU
Benim ekran karşısında gözlerim büyüdü ve hemen içimde sakladığım psikanalizci tarafım ayaklandı. Yahu düşünsenize, 5 yaşında bir oğlan çocuğu kadının bilmemneresini 15 santim açılmış, içinden de kanlı ve koca kafalı bir bebek çıkarken görürse, hayatı boyunca bir daha bir kadın şeysi görmek ister mi? İpekçi iyi yine kendi cinsine dönmüş, tarihe 'Kadın Kesen Cemil' olarak da geçebilirdi. Vallahi şu, çocuklara cinsellik eğitimi hangi yaşta, nasıl verilmeli konusu çok hassas bir mevzu. 'Seni lahana yaprağından çıkardık evladım' demek ne kadar sakıncalı ve saçmaysa, çocuğu alıp 'Bak sen buradan çıktın' diyerek doğru adresi göstermek de o kadar abuk bir davranış... Diye düşünüyorum.