Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Dermansız dert değilmiş

Bir ara ne sık girer çıkardım.
Bir ara olur mu yahu; ben depresyona abone bir insandım.
Başıma gelenleri gözümde büyüttüğüm, hayatımda dram yoksa bile oturup kendi dramlarımı yarattığım dönemlerim çok oldu benim.
Melankolik ve depresif tarafımı sevdiğim, koruyup kolladığım, gamlı baykuş olmayı gönüllü olarak seçtiğim yıllar...
Aman ne kadar da uzun sürdüler.
Şimdi başarılı bir psikiyatrist olan çok eski bir arkadaşım vardır, onu sık sık ağlayarak arayıp "Ben yine delirdim, ne yapayım?" diye sorardım.
Şimdi o dönemlerimi düşündükçe, boğazıma bir el yapışıyor sanki. Ne aptalmışım, kendimi bile isteye, ne çok hırpalamışım.
Bile isteye diyorum çünkü pireyi deve yapmak konusunda adeta bir uzmandım.
Sonra ne oldu?
Bu işe köklü bir çözüm getirdik o bahsettiğim psikiyatrist arkadaşımla. O zamana kadar en hafif, en bitkisel antidepresanları bile içmeyen, bu ilaçlara karşı olan ben, inadımdan vazgeçtim. Bu ilaçların usulüne uygun kullanılırsa, ne kadar işe yaradığını da bizzat kendim gördüm.
Usulüne uygun derken; öyle komşuya iyi gelen ilacı gidip eczaneden alıp, bir-iki hafta kullandıktan sonra "Amaan işe yaramadı bu" deyip bir kenara fırlatmamak yani.
Bir kere, her ruhsal bozukluğun ilacı ayrıdır.
Bana da en uygun iki ilaç doktorum sayesinde belirlenince, hayat gerçekten bayram oldu.
Antidepresan kullanırken yapılacak en büyük hata; ilacı pat diye kesmek.
Bir kere öyle baş ağrısını 20 dakikada geçiren ilaçlara benzemez onlar. İşe yaramaya başlaması için haftalar geçmesi lazım.
Ben de sabrettim, ilk günlerdeki yan etkileri görmezden geldim ve ödülümü aldım.

ESKİSİ GİBİ BÜYÜTMÜYORUM
İlacı bırakalı neredeyse iki yıl olacak ve gerçekten o bunalımlardan bunalım beğendiğim günleri artık hiç yaşamıyorum.
Tabii ki her dakika sırıtarak dolaşıp yüzüme tükürülse "Yarabbi şükür" demiyorum; yine içime kapandığım, üzüldüğüm, sıkıldığım zamanlar oluyor ama bunları daha kolay atlatıyorum.
Daha doğrusu olayları eskisi gibi gözümde büyütmüyorum.
Hatta artık nasıl ermişsem, "Başıma bu halt geldi ama dur bakalım, acaba arkasından gelecek hangi güzel haberin müjdecisi?" falan diyorum.
Hani neredeyse üzüldüğüme sevineceğim.
Belki bu da başka bir tür delilik hali ama en azından diğer ruh hali gibi yıpratıcı değil.
Kafamda sürekli kara bulutlarla dolaşmamak öyle bir hafiflik ki!
Bu mevzu nereden çıkıp geldi derseniz, okuduğum bir haberden.
Ege Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın sonucu açıklanmış. Depresyonunun beyni doğrudan etkilediği, soyut bir kavram olmadığı ve ilaç tedavilerinin ileriye dönük koruyucu etkilerinin kanıtlandığı bir araştırmaymış bu.
Bana inanmıyorsanız, Ege Üniversitesi Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saffet Gönül'e inanırsınız belki.
Bakın ne diyor hocam:
"Yineleyen depresyonlarda ilacı erken bırakan ya da daha az kullanan kişilerde, beyinde oluşan hasar daha fazla. Dolayısıyla ilacın koruyucu etkisi var. O yüzden eğer doktor aksini söylemiyorsa, ilk atak sonrası en az bir sene antidepresan kullanmak çok önemli."

ÖCÜ GİBİ KORKMAYALIM
Yani işin özeti; oramız buramız ağrıdığında nasıl ilaç kullanmaktan çekinmiyorsak, ruhumuz hastalandığında da göreceğimiz ilaç tedavisinden neden öcü gibi korkalım ki?
Bak ben yıllarca reddettim, kendi ömrümü yedim.
Siz yapmayınız etmeyiniz.
Biraz Öncel sözü dinleyiniz.
Eskinin namlı delisi konuşuyor burada, lafına itibar ediniz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA