30'unu geçmiş, çalışan ve ilişkilerde bir türlü aradığını bulamayan, denge kuramayan kadınlar; evlilik ve çocuk sorularına çıldırıyor. Ben de onlardan biriyim. Size ne benim nikahımdan, kocamdan, kocasızlığımdan, seçimimden, seçemememden...
Önceleri 'Hayırlısı', 'Kısmet' gibi tek kelimelik cevaplarla geçiştirirken, artık bu soru o kadar sinirimizi bozmaya başlıyor ki; 'Evlenmek istemiyorum, tamam mı?'ya bağlıyoruz. Bağladık; bağımızı koparamıyoruz.
Peki manken Özge Ulusoy'un da İclal Aydın'a verdiği röportajda altını çizdiği gibi "Evlenmek istemiyorum", esasen ne demek?
Bakalım:
'Bu öküz kafalı, beni değiştirmeye çalışan, her halta karışan adamlarla evlenmek istemiyorum' demek.
'Erkeklere güvenmiyorum. Elimde çocukla kalakalmak, boynuz yemek istemiyorum' demek.
TRENİ KAÇIRDIM
'Çevremdeki örnekleri görünce ödüm patlıyor' demek.
'Yalnızlığıma, gönlüme göre yaşamaya çok alıştım; düzenimi bozasım, kimsenin çorabını yıkayasım yok' demek.
'Evlenmek istediğim adam, benimle evlenmedi' demek.
'Evlenecek kadar aşık olamadım' demek.
'Evlenecek kadar aşık olduğum adamın ailesi canımdan bezdirdi, hiç çekemem' demek.
'Aslında evlenmek istiyorum da gönlüme göresini bulamıyorum' demek.
'40'a merdiven dayadım, treni kaçırdım' demek.
'Adam evlilikten tırsıyor, ben de cool takılıyorum; ne yapayım yani Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan mı olayım' demek.