Prof. Dr. Süheyl Donay (Ceza Hukukçusu): Kan verilen ve virüs bulaştırılan bir çocukla ilgili bir davanın bu kadar uzun sürmesi, adil yargılamanın ihlalidir. Karar çok doğrudur. Türkiye'de yargılama önündeki en büyük engel, hâkim-savcı sayısının azlığı, kalem ve kâtip sayısının azlığıdır. Bazı adliyelerde 1 kâtip 3 mahkemeye hizmet veriyor. Hâkimler celse aralarını da uzatmak zorunda kalıyor.
Ergin Cinmen (Avukat): Türkiye'deki hâkim ve savcı açığı en büyük sorun. Özellikle, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri, savcı ve hâkim açığı nedeniyle iki celse arasını oldukça uzatıyor ve bu nedenle süre çok uzuyor. Savcılar da soruşturmayı gerektiği gibi yapamıyor.
Av. Kazım Kolcuoğlu (Eski İstanbul Barosu Başkanı): Türkiye'de buna benzer birçok dava var ve birçoğu AİHM'de görülmeye devam ediliyor. Birçoğunda da Türkiye mahkûm olacak. Mahkemelerin iş yükünün fazlalığı davaları uzatıyor. En az 25 bin hâkim ve savcıya ihtiyaç var. Fiziki şartlar iyileştirilmeli. Bürokratik yapılanmayı çalışır hale getiremezseniz, sonuç bu olur.