Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÖRS

Ne olacak bu ter kokusu?!

Trafik sorununu çözmek için öncelikle kent sakinlerinin ter kokusu problemini halletmek gerektiğini düşünürüm. Zira toplu taşıma araçlarındaki bazı insanlardan yayılan iğrenç ter kokusundan kurtulmak isteyen çoğu araç sahibinin, otomobilleriyle yolculuk yapmayı tercih ettiğini biliyorum. Toplu taşıma araçlarına uzak durabilen şanslı kişiler bile karın doyurmak için gittikleri mekanlarda kokarca gibi ter kokusu yayan garsonlardan kaçınamıyor. Geçtiğimiz günlerde yemek yediğim birçok yerde garson yanıma yaklaştığında, kokusunu duymamak için nefesimi tuttum. Çocukken evimizde yıkanmak bir meseleydi. Termosifon yakılır, su ısınınca kurnaya doldurulur, tabureye oturulup hamam tasıyla dökülerek yıkanılırdı. Ardından banyonun yerleri, duvarları iyice temizlenirdi. Bu zahmetli hazırlık nedeniyle ancak haftada bir yıkanabilirdik; o da sular kesik değilse...

YÖNETİCİYE SÖYLEYİN
Şehir suları artık kesilmiyor; duşu olmayan ev de yok gibi. Dolayısıyla yıkanmak bir mesele değil. Kaldı ki, derli toplu restoranların personelin duş yapabilmesi için gereken altyapıya sahip olduklarını da biliyorum. Garsonlar duş yaptıktan, bulundurulan deodorantı kullandıktan sonra müessesenin verdiği temiz iş önlüklerini giyip servise çıkabiliyor. Buna rağmen ter kokan bir garsonun bahanesi olamaz. Bir röportaj için 15 gün otomobille Küba'yı boydan boya dolaşmış, yolda otostop yapanları arabaya almıştım. Tropik güneş altında saatlerce vasıta bekleyen bu insanların biri bile ter kokmuyordu. Tayland'ın kırsal kesimlerini de kapsayan günlerce süren bir basın gezisinde de pazar yerleri, lokantalar ve toplu taşıma araçlarında burnuma hiç ter kokusu gelmedi. Ev sahibimiz Ankara'da görev yapan Taylandlı diplomata, bu kadar baharatlı yemekler yemelerine rağmen niçin kimsenin ter kokmadığını sordum. "Bizde zengin yoksul herkes günde iki kez duş yapar" yanıtını verdi. Bütün bir yıl buzlar arasında yaşayan Eskimolar'ın hasta olmamak için olabildiğince seyrek yıkanmalarını anlarım. Ama tüketim maddeleri karneyle satılan, yurtdışından hediye olarak tuvalet sabunu götürülen Küba'da, gecekondu sakinlerinin çamur gibi akan nehir suyu ile yıkandıkları Tayland'da bile ter kokusu tarihe karışmışsa, bütün dünyanın tatil geçirmek için koşa koşa geldiği üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde bu affedilir bir durum değil. Beni üzen, insanın burnunun direğini kıran ter kokusunun kent yaşamında kaderin bir parçası haline gelmesi ve herkesin bunu sineye çekmesi. Ben artık böyle durumlarda mekanın yönetici ya da sahibine şikayetimi dile getiriyorum. Yemeğin ardından gelen hesapta yanlışlık var diye hakkını arayan herkes, garsonların kokusundan duyduğu tiksintiyi de şikayet ederse, hiç değilse yemek yediğimiz yerlerde bu azaptan kurtuluruz. Kim bilir, belki ondan sonra sıra toplu taşıma araçlarına da gelir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA