Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Beden ve utanç üstüne

İşkenceciler genellikle kurbanlarını soyar. Çırılçıplak bırakır. Kadın veya erkek olmanız durumu değiştirmez. Dünyanın her yerinde böyledir. Türkiye'de de. 1980 darbesinden önce de sonra da falakaya, elektriğe almadan önce soyarlardı. Aynı uygulama hâlâ devam ediyor mu bilmiyorum? İşkenceciler, iradesi dışında çıplak kalan insanın kendini çaresiz hissettiğini bilir. Utanmayla karışık bir çaresizliktir bu. İnsan çıplak yakalanınca kendini niçin acz içinde hisseder? Bedeninden niçin utanır? Bu konuda farklı yaklaşımlar var. Bedenin iffet söyleminin tezgahından geçtikten sora utanç duygusuyla donatıldığını, utanç duygusunun beden üzerinde kurulan bir disiplin olduğunu düşünenler var. Ortaçağ'da haz kaynağı kabul edilen bedenin nasıl aşağılandığı, kapitalizmle birlikte ise tüketim ve gösteri kültürünün merkezine yerleştirildiği düşünülürse bu yaklaşım pek de haksız değil. Gilles Deleuze ile psikanalist Felix Guattari birlikte yazdıkları "Kapitalizm ve Şizofreni' kitabında bu görüşleri savunurlar. "İnsan bedeninin her organı bir makineye dönüştü: yeme- makinesi, anal-makine, konuşma-makinesi ve nefes alma-makinesi gibi" diyen Guattari, "Bedeni kolonileştiren organizmaya karşı organsız bedenler" fikrini ortaya atar.

FARKLI BİR BAKIŞ
Hans Peter Duerr'e ise 'Çıplaklık ve Utanç: Uygarlaşma Sürecinin Miti' isimli kitabında, utanma duygusunun sadece modern toplumlara ait olduğu fikrine karşı çıkar. Duerr'e göre insanın edep yerlerini örtme duygusu insana ait bir duygudur. Modernliğin bir yan ürünü değildir. Eğer çıplaklık varsa bu da mutlaka estetize edilmiş bir çıplalıktır. Duerr, üstsüz güneşlenen kadının yatak odasında iç çamaşırıyla yakalandığı an ki duygusunu örnek gösteririr. Duerr'in bir başka örneği ise çıplaklar kampıdır.. Bir gazetecinin 1930 yılında çıplaklar kampındaki insanlarla ilgili tanımına vurgu yapar: "Kamptaki insanların bedenleri özgür ama ruhları korsalar içinde. Hepsi de yukarıya göğe bakarlar, asla aşağıya bakamazlar..." Bu iki görüşten hangisi doğru bilmiyorum...

GÜZELLİK VE ÇİRKİNLİK BİR İDEOLOJİ
Ancak şu kadarını söyleyebilirim: İnsan bedeninin aşağılanması insani değil. Güzellik ve çirkinlik de son tahlilde bir ideoloji ve fani... Duerr'in yazdığına göre, Roma döneminde cellat hükümlüyü öldürebilir ama onun onuruyla oynayamazmış. Romalı bir cellat zina nedeniyle ölüme götürdüğü bir kadının elbisesini çekip yırttığı için idama mahkum edilmiş ve yakılarak öldürülmüş. İdam edilen kadınlar edep yerleri görülmesin diye alçak bir ağaca asılırlarmış. 5 asır once isyan eden köylüler Anabaptislerise astıkları kadınların etek uçlarını bağlama inceliğini gösterirmiş. En azında Romalı efendiler kadar olmak gerektiğini düşünüyorum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA