Jean-Jacques Rousseau, Yeni Heloise adlı romanında taşradan büyük kente gelen Saint- Preux'nun gördüğü baş döndürücü dünyevi zevkler karşısında nasıl yoldan çıktığını anlatır. Sıradan bir insanın tutku ve züht arasında gidiş gelişini anlatan bu kitap, yayınlandığı 1761'de Katolik Kilisesi'nin yasaklanmış kitaplar listesine girmişti. Ne var ki Katolik Kilisesi bugün kendi eliyle yetiştirdiği din adamlarının dünya zevkleri karşısında baştan çıkmasına engel olamıyor. Sadece Hıristiyanlıkta değil, diğer dinlerde de durum çok farklı değil.
Geçen hafta peş peşe Vatikan, Tayland ve İsrail'den din adamlarının bulaştığı yolsuzluk haberleri okuduk. Çocuk tacizlerine ve kara paraya savaş açan yeni Papa Francis, Vatikan'da Hıristiyan din adamlarını "Burjuva hayatı yaşamayın, mütevazı olun" diyerek uyardı. Tayland'da özel jetlerle lüks seyahatlere çıkan Budist rahipler tepki topladı. Ulusal Budizm Kurumu, geçen sene alkol içen, cinsel ilişkiye giren ve para sızdıran 300 Budist rahip hakkında kınama cezası verdi.
İsrail'de önceki gün ülkenin en büyük dini otoritesi sayılan iki Başhaham'dan biri, rüşvet ve yolsuzluk nedeniyle 15 günlük ev hapsine mahkûm edildi. İki sene önce Ezher Şeyhi Ahmed Tayyib, yolsuzluğa bulaştığı gerekçesiyle. İslam âleminin en saygın kurumlarından sayılan Ezher Üniversitesi'nden aldığı maaşı topluca iade ettiğini açıklamıştı.
Din adamlarının dünyevi zevkler karşısında baştan çıkması ve yolsuzluğa bulaşması, geniş halk kitleleri üzerinde yıkıcı bir etki bırakıyor. Bunun temel sebebi, onlara uhrevi bir masumiyet atfedilmesi. Hâlbuki Küresel Yolsuzluk Endeksi'ne göre, fakirlik ve hantal bürokrasinin neden olduğu yolsuzluk, toplumun tamamını tehdit eden habis bir tümör. Dünyevi bir hastalık olan yolsuzluğun ilacı ise yine dünyevi bir yöntem olan şeffaflıktır.