Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

'Bu kadarı kafidir' dersen facia çıkagelir

Soma faciasının temel nedenini yıllar önce öğrenmiştik: "Türkiye'nin sorunlarının yarısı yönetim bozukluğundan gelir..." derdi hocalarımız.
Sermayemiz yetersiz, teknolojimiz geri, yetişmiş elemanımız azdı. Petrolümüz ise hemen hiç yoktu. Buna rağmen çok daha rahat bir hayat sürebilirdik. Ancak insana bağlı olan yönetim alanında berbat durumdaydık.
Bu sözün gündelik hayattaki karşılığını askerde öğrendim. İskenderun'daki 1'inci Deniz Er Eğitim Alayı'nda...
Alayda iki temel sorun vardı: 1) Yemekler gayet kötüydü, 2) Sular doğru dürüst akmıyordu.
Bilen bilir, İskenderun sıcak ve nem oranı gayet yüksek bir kenttir. Bu yüzden su meselesi çok önemliydi. Duş alır, kurulanırdık... Ama daha koğuşa varmadan sırılsıklam olurduk.
Durumu kabullenmişken alayın komutanı değişti. Ben önce önemsemedim. Bir subay gitmiş, başka bir subay gelmişti işte.
On gün içinde, yanıldığımı anladım. Yeni komutan hemen sorunlara eğildi: Sular neden düzgün akmıyordu? Malzeme boldu, peki yemekler niye kötüydü?

Önemli olan komutan
Su sorununun nedeni hemen anlaşıldı: Depolara su basan motorlar bozuktu. Komutan emir verdi: Üç gün içinde motorlar tamir edildi.
Sular şakır şakır akmaya başladı. Oh dünya varmış! Artık her imkan bulduğumuzda duş alır olmuştuk.
Ya yemekler? Yeni komutan "Askere çıkmadan önce yemek bana gelecek" emrini vermişti. Yemekhanenin adamsendeci sivil aşçıları, yemekleri hep yaptıkları gibi yalapşap pişirip tepsiyle göndermişlerdi.
Komutan yemeklerden birer çatal aldıktan sonra, önce tepsiyi döktü... Ardından mutfağa gidip kazanları döktürdü...
Bütün yemekler tekrar yapıldı.
Bu olay sadece iki kere tekrarladı. Ve sonra ne oldu biliyor musunuz? Aşçılar mesleklerini hatırladılar: Gayet güzel yemekler yapmaya başladılar. Üçüncü günden itibaren alayda esnaf lokantası ayarında, nefis yemek çıkmaya başladı.
Askere gelmeden önce "Acaba nereye düşeceğiz" diye kaygılanırdık. Askerliği bilen abilerimiz ise, "Oğlum nereye düştüğün değil, komutanın önemli. Askerliği cennet yapan da, cehennem yapan da komutandır" deyip dururdu. Çok haklıymışlar.

Sorumlu kim?

Bunları anlatmamın nedeni Soma faciası... Medyanın yağdırdığı malumat yağmuru kafanızı karıştırmış olabilir. Ne oldu, nasıl oldu, kim sorumlu? Şunu bilelim yeter:
* Bir numaralı sorumlu, patronuyla, üst düzey yöneticisiyle şirkettir. Sağlaması kolay: Patron o ocaklara kendi iner mi inmez mi? İnmez, değil mi? Olay bu işte... Kendine uygun bulmadığı bir ortamı, başkalarına reva görüyorsa, geçmiş olsun.
* İki numaralı sorumlu, kamu adına denetleme yapan müfettişlerdir. Ocaktan sağ kurtulan işçiler ne dedi: "Müfettişler denetime geleceklerini haber verirlerdi. Şirket ona göre tedbir alırdı. Müfettişler gittikten sonra, eski tas, eski hamam..."
Lafı uzatmayayım: Önce yönetime bakın.
Not: Başka bir yazıda da olayın "liderlik" yönüne değiniriz. Yönetim-bilimci Peter Drucker'a göre: 'İşleri doğru' yapana yönetici, 'doğru işler' yapana ise lider denir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA