Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Medyadaki toplum mühendisliği denemelerinin sonu mu?

Turgut Özal'ın siyasi yaşamımıza soktuğu "Değişim mühendisliği" yaşamın tüm alanlarını etkisi altına alırken, 28 Şubat post-modern darbesi gündeme girivermişti.
Sosyo-politik açıdan "Değişim"le ifade edilen olay, insanların "huy değiştirmesi" değil, insanların değişime "uyum göstermesi" dir..
Dünyada ve yurtta yer alan ve önüne geçilmesi mümkün olmayan değişimin yönünü önceden hissedip, toplumun önündeki engelleri kaldıran ve hem mesleklerine hem de ülkeye "Vizyon" açan kişilere "Değişim mühendisi" deniliyor...
Bunun en parlak örneğini, siyasette Turgut Özal'da gördük..
Turgut Özal'ın ilk dönemdeki "Yeniden-yapılanma reformları" ve ölümü ile rafa kaldırılan "2'nci Değişim Programı" siyasal bilimciler için "Değişim mühendisliği"ne ilişkin olarak verilebilecek en iyi örneklerdir..
Özal'ın ölümünden 5 yıl sonra Türkiye'nin gündemine getirilen "28 Şubat" olayı ise "Toplum mühendisliği" konusundaki örnek vakadır..
Dünya 2000'li yıllara yönlenmişken, "28 Şubat"ı yapanlar toplumu, 1930'ların modeline göre yeniden yapılandırmayı amaçladı..
Bu açıdan "28 Şubat" bir "Karşı-devrim"di...

Kartelden bugüne

Bu şekilde "Susurluk"la başlayan "Şeffaflaşma" özlemleri de bastırıldı..
"Serbest rekabet" ortamı, "28 Şubat rejimi"ne destek olan dar bir imtiyazlı çevre lehine bozuldu.. "Medya karteli" ve bir grup oligarşik sermaye, toplumdaki diğer müteşebbisler yok edilirken, teşvikler aldı...
21'inci yüzyılın ilk 10 yılını yaşamaya başladığımız bu günlerde, siyasette, medyada ve toplumsal yaşamın çeşitli alanlarında yer alan gelişmeleri irdelerken, bütün bunların "dün"le olan bağlantılarını hiç unutmamalıyız.
Örneğin 28 Şubat'ın medya kartelinin mimarlarının ve aktörlerinin bugünkü konumları, herhalde dünle de bağlantılıdır.
1997 yılındaki 28 Şubat post-modern darbesinin Türk medyasını bir hatırlayın.
Ve bir de bugünün gerçekten çok sesli medyasını düşünün.
Veya "Susurluk"un bile örtüldüğü dünü hatırlarken Kozmik Odalar'ın kapılarının bile açıldığı bugünü herhalde hakça değerlendirmemiz gerekiyor.
Günlük politikayı ve gündemdeki isimleri değerlendirirken, işte bu kriterlere bakmak gerekiyor...

İsmet Berkan'ın değerlendirmesi
Dün Doğan Grubu'nun bir gazetesi olan Radikal'in Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, grubun amiral gemisi Hürriyet'in tepesindeki değişime dayanan gelişmeleri şöyle değerlendiriyordu:
-Bana göre (Ertuğrul Özkök'ün) en büyük hatası, özellikle son on yılda Türkiye'deki değişimi okumakta zorlanması, değişim denen şeyin kendisine ilk kez dışsal bir baskı olarak yansımasına izin vermesi oldu. Özkök uzun zamandan beri savunmada, hücumda değil. Ve savunduğu da eski zamanlar, eski kavramlar, eski düzen.
-Türkiye gerçekte 2002 seçiminde değil 1999 seçiminde ve depreminde değişti. Bildiğim Ertuğrul Özkök o değişimi doğru okurdu, ama okuyamadı. Sanki Türkiye değişmemiş gibi davranmaya devam etti. İşte bu durum, Hürriyet'i, normal şartlarda Ertuğrul Özkök'ün de hiç izin vermeyeceği bir konuma getirdi:
Hürriyet hırçın bir gazeteye dönüştü, sürekli 'Hayır' diyen, 'Olmaz' diyen bir gazeteye.
Bakalım bundan sonra kimler değişimi doğru okumak yerine eski söylemlerle karşımıza çıkacaklar bizim meslekte?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA