Her şeyin, bir ilki vardır.
Hayatlarımızın özel anlarının.
Sevgilerimizin. Aşklarımızın. Acılarımızın. İsyanlarımızın ilki...
Umutlarımız ve aslında her şey, bir ilkle başlar.
"İlkler"le anlamlanır, insanın hayat serüveni.
İlk kez yaşanan yürek burkucu bir ölüm acısı.

***
Lise yıllarındaki ilk aşk. İlk sevgiliden ayrılış.
Belki ilk yazılan bir şiir. İlk sevgi anı.
İlk çoşku anı.
İlk heyecanlar. İlk kez kaybetmek hayatta. Kazanmak belki de ilk kez.
Tutunamamak ya da tutunmak ilk kez. İlk kez bakmak geleceğe.
İlk farkındalık anılarla ilgili. Varoluşunuzu bir kez daha hissetmek derinden ilk kez.
Hayatlarımız da; ilklerle sonlar arasındaki hüzünlü bir yokuşta dolanır durur zaten.
Yokuşun başı, kıyısı, ortası, yanı; ilki.
***
İnsanlık tarihi de ilklerle doludur. İlk ateşin yakılmasından, ilk telgrafın çekilmesine kadar; insanlık her ilkte, yeni bir adım attı.
Bazen küçücük de olsa, hep büyük adımları hazırlamıştır ilkler.
Farklı zenginlikler, farklı tadlar vardır ilklerin dünyasında.
Örneğin ilk lokanta 1700'lü yıllarda Paris'te açılmış.
Mösyö Boulanger, açtığı lokantanın girişine, ilk kez şu yazıyı asmış: İlk plak, fonograf adıyla, 1877 yılında geliştirilmiş.
Uzaya ilk kez uçanlar, insanlar değil maymunlardı örneğin.
Atlantik'i ilk kez 1819'da aşan geminin adı Savannah'mış.
İlk striptizi Paris'teki Moulin Rouge'da, Mona adında çok güzel bir kadın gerçekleştirmiş.
İlk denizaltı 1624 yılında, ilk diş fırçası 1400'lü yıllarda yapılmış.
İlk kez telgraf kullanılarak bir gazeteye haber geçildiğinde yıl 1844'müş.
Rahat tuvaletlerin şanlı sefasını, ilk kez bir İngiliz sürmüş örneğin.
Yani alafranga tuvalet, ilk kez 1589'da İngiltere'de Sir Harrington'un evine yerleştirilmiş.
***
İlk çamaşır makinesini yapabilmek, yine 1782'de bir İngiliz'e nasip olmuş.
Artık fare avlarken bile terk ettiğimiz "kapanlar", ilk kez taş devrinde "mamut" denilen hayvanları avlamak için, tahminen Çekoslovakya civarlarında kullanılmış.
Şimdi çoğunu gündelik hayatımızda kullanırken; nasıl, nerede, kimler tarafından icat edildiğini hiç düşünmediğimiz bu ilkler, ilk bakışta insanı gülümsetiyor gibi.
***
Ama gerçek şu ki, eğer bu "ilkler" olmasaydı...
Hayat ilerlemezdi... Hayat bir değişim serüveni...
Bir koşu... Bazen yüz metre, engelli bazen; bazen bir maraton...
İlklerle sonlar arasında dolaşıyoruz...
Ve hep "ilkler" ilerletiyor bizi...
İnsanlık koşusunda bir sıçrama tahtasıdır tüm 'ilkler'.
İnsan kalbinde iz bırakan 'ilkler'...