Kamuda başörtüsü serbestisi sebebiyle Yılmaz Özdil, şöyle yazmış: "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı', laik Türkiye Cumhuriyeti'ne noktayı koydu...
Türkiye artık 'din devleti'dir."
***
Laikliğin farklı tarifleri var: * Din ve devlet işlerinin ayrılması. * Devletin bütün dinler karşısında eşit mesafede durması. * Devletin temel nizamının dini temellere dayandırılmaması vs...
Bu tariflerden hangisini kullanırsanız kullanın, laik bir devlette vazgeçemeyeceğiniz bir husus var. O da
din ve vicdan özgürlüğüdür.
Meselâ İngiltere Anglikan inancını resmen benimsiyor. Norveç'te Bakanlar Kurulu'nun yarısının Protestan mezhebinden olması şart koşuluyor. Türkiye'de Diyanet İşleri var. Ülkelerin dinler karşısında eşit mesafede durması ya da din ve devlet işlerinin ayrılması şeklindeki bir laiklik tarifi, bu örneklere uymuyor.
Ama isterse devletin bir dini olsun veyahut devlet din işlerini bir kurum aracıyla tanzim etsin, laiklik denince vazgeçilmeyecek tek unsur farklı inançta olanlara yani
ötekine baskı yapılmamasıdır. Laiklik, temelde bir
hürriyet şemsiyesidir. "
Öteki"ne, inancından kaynaklanan davranışları yapma hakkının verilmesidir.
Başörtüsünün kamuda serbest bırakılması, din devletinin değil, laikliğin bir gereğidir.