Tamamı dolu tribünlerin... Tabii 'yeni-eski' açık tribününde polislere ayrılan dörtte birlik alanı saymazsak. Maça hızlı başlıyor F.Bahçe ve ilk yarının sonuna kadar da vitesi en fazla 4'e düşürüyor. Beklenen kadrosuyla oynayan G.Saray ise özellikle ilk 15 dakika boyunca, tam anlamıyla 'sahasında ev sahipliği' yapmak zorunda kalıyor. Kalabalık Fenerbahçe orta sahası ve Anelka'nın hızlı deparları Galatasaray'ın, değil verilen taktiği uygulamasını, düşünmesini bile imkansız kılıyor. Şaş'ın aksaması ve F.Bahçe'nin baskısı, G.Saray'ın oyun kurmasını engelliyor. F.Bahçe'de ise golle sonuçlanabilecek kritik ataklar, daha çok ceza sahasına gelmeden, defansın etkili oyunu sayesinde kesildiği için ezici ama yüreği ağıza getirecek cinsten değil. Ancak 16'dan itibaren ileri gidebiliyor G.Saray. 17'de oyunun 'görünmez' ama etkili adamı Hakan Şükür'ün akıllı pasına Necati'nin vuruşu geliyor. Top az farkla dışarı giderken, G.Saray oyundaki tek fonksiyonunun defans yapmak olmadığını hatırlıyor. Bu 'geçici üstünlük' 40'a kadar sürüyor. Fenerbahçe, Tuncay ve Appiah'ın kanat değiştirmesiyle baskısını artırırken gol 45'de, Appiah'ın soldan uzun topu, maçta pek varlık gösteremeyen Nobre'nin, hatalı çıkan Mondi'yi avlaması ile geliyor. İkinci yarıda ilk önemli tehlike, yine sola geçen Tuncay'ın uzun pasına Anelka'nın vuruşunda 51'de geliyor. Bu topu Tomas, biraz da 'Tanrının lütfu' ile çıkartıyor. Ergün'ün yerine giren Ümit'in pasında, Orhan, kaleci Volkan'ı geçemiyor. Hemen arkasından gelen F.Bahçe kontratağında Anelka, Mondragon'a takılıyor. 75'de Necati'nin pasını Ümit Karan kaleye yolluyor ama az farkla dışarı gidiyor. 78'de Anelka'yı Mondi durduruyor. 79'da Gerets bu kez de Iliç-Ayhan değişikliği ile arıyor golü. Her ne kadar ikinci yarı oyunu biraz dengelese de G.Saray'ın baskısı 'göstermelik' kalıyor. Son olaylarla futbol keyfi kaçmış bir ülkede son yılların en gerilimsiz derbisi oynanırken, 'uluslararası ehliyeti' alamayan lider, memleketinde 'tam gaz' gidiyor.