Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Ayrılık ve biz

Boşluk doldurmaca bizimkisi. Hani nasipse kısmetse ittire kaktıra dolduracağız o yeri.
Dolmuyor değil mi?
Tuhaf evreleri var ayrılığın ne yazık ki... Bir ömür peşini bırakmayan modelleri...
Derin "oh'lar" çektirirken ilk günlerde, biraz ağlama krizi, biraz isyan, biraz "amaaan boşver", belki biraz da intikam derken taş gibi oturuverir, sonra sonra bıçak saplanır iliğine kemiğine.
Sanırım "Benden iyisini bulamaz" tesellisinin kalbinin orta yerinde bomba gibi patlamasıdır ayrılık.
Her ayrılık değil tabii, "ondan" ayrılık.
Erdem saya saya sonunda tek başımıza duvarlara bakakaldığımız o "özgürlük" dolu, Ajda Pekkan şarkılarıyla sosladığın o yapmacık tavrın sana gol atmasıdır ayrılık.
Gürül gürül yaşadığını zannederken, hiç beklenmedik zamanda bir şarkıyla, dün gece hiç tanımadığın bir erkeğin bakışıyla, ateşli bir sevişmenin yarısında, günbatımında içtiğin şarabın üçüncü yudumunda içini sızlatandır "ondan" ayrılık.
Bir anda "Benden iyisini bulamaz" olur "Ah olmaz olmaz sensiz olmaz sensiz olmaz..."
Müslüm olursun bir anda, Sezen olur bakmak zorunda kalırsın aynaya, bir merhem bir tuz basarsın yarana.
Kabul et artık, bu saatten sonra olsa olsa boşluk doldurmacadır seninkisi.
Vücutlar arası sörf gibi. Gelsin sıradaki... Gelen gideni hâlâ aratırken hepsi gelse ne fark edecek ki?
Sen aslında çok sevmiştin ikinizi.
Şimdi kızdığın, öfkelendiğin, diş gıcırdattığın, sınıfta bıraktığın her şey çok manasız geliyor değil mi?
Ama geç kaldın...
Pişmanlık hiç bu kadar gerçek olmamıştı değil mi?
Zaman makinesine hiç bu kadar ihtiyaç duymamıştın değil mi?
"Şimdiki aklım olsa şöyle şöyle yapardım" deme kendine. Yalnız değilsin, kimsenin şimdiki aklı yoktu ki... Zaten aşkın içinde akla yer yoktu ki.
Sen de biliyorsun; öfke dinince hep güzel hatıraların kapımızı çalacağını, gözlerimizi dolduracağını bilseydik öfkemize yenilmezdik. Ya da çekemezdik fişi, yarın bu kadar özleyeceğimizi bilseydik.
İnsan sular durulmadan, susuz kalmadan fark edemiyor gerçeğini. Tüneller kazıp başka yollara çıktık da ne oldu sanki?
Günler aylar yıllar geçti de şu ayrılık gerçek bir ayrılık olamadı gitti. Dilinde "ayrıldık", dibinde hâlâ sevgili, tek sevgili...
Onun yanında uyumasını nasıl da sevmişsin meğer.
Huysuz sabah hali gülümsetirmiş seni. Kapıyı çaldığında o koşarak açtığın kapı sana açılırmış meğer.
Filmi de şarkısı da yemeği de şarabı da denizi de güneşi de mehtabı da yani artık ne varsa, neyin varsa hepsi onunla "bir şeymiş" meğer...
Sen onunla başkaymışsın meğer.
Sinsi bir şeymiş "ondan" ayrılık. Oyuncaklı, kandırıkçı, mızıkçı, seni sana düşüren bir şey.
Ve sen ayrılamamışsın meğer...
O başka hayatın başrolüne konmuş, sen hâlâ kendi hayatında figüran, sizin filmin çekimi durdurulmuş yuvarlanıp gidiyormuşsunuz meğer.
Ve sen, onun bir gün karşına çıkmasından korkuyorsan eğer, hani aniden ağlar mısın, ellerin titrer de konuşamaz mısın, gidip boynuna mı sarılırsın bilemiyorsan eğer, sen ondan ayrılamamışsın demektir.
En iyisi kendini kandırmayı bırakıp öylece akıp gitmesini ya da orada kalıp her gün sana selam etmesini beklemektir.
Unutma; ayrılık ambalajıyla rafa kaldırılmış gibi dursa da "biz" olabilmek güzeldir.
Boşluk doldurmacadan vazgeç, acıtsa da "biz" diyebilmek çok güzeldir. Diyen bilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA