Haftanın en eğlencelisi: Kesinlikle Bülent Ersoy. Biliyorsunuz kendisi Popstar yarışmasında jüri üyesi ve kesinlikle programın lokomotifi, baştacı, kraliçesi. Kıyafetiyle, takılarıyla, tavrıyla, bilgisiyle, siniriyle, neşesiyle, kıvrak zekâsıyla izlemeden geçilmiyor.
Haftanın anlamsızı: Kimse kusura bakmasın ama 'Ben Buradan Atlarım' hani ünlülerin metre metre çıkıp havuza atladıkları yarışma biraz saçma, tatsız, tuzsuz bir fikir. En azından bizim buralar için. En azından izleyici olarak benim için. Özetle açmadı beni, tutmadı beni. Jüri üyelerinin arasında Armağan Çağlayan olmasa bu kadar bile ilgilenmezdim.
Yarışmaya rağmen Armağan Çağlayan yine gelmiş geçmiş jüri üyelerinin en iyisi. Tabii Bülent Hanım'dan sonra.
Haftanın cesuru: 'Ben Buradan Atlarım'a külotlu çorabı, ışıl ışıl mayosuyla ve kamyon dolusu iddiasıyla katılan Sema Çelebi. Yaşına bakarsanız müthiş bir cesaret. Alkış.
Haftanın şarkısı: Belki yılın en iyi üç şarkısından biri olacak Daft Punk'ın Pharrell Williams'la düetlediği 'Get Lucky.' Uzun zamandır dinlediğim en başarılı pop şarkı.
Haftanın demode düşüncesi: Nihayet gönlüne göre bir sevgili bulan sevdiğimiz kişilik Serdar Ortaç'ın "Erkeğin aldatması fizikseldir, kadınlarımız bizi affetsinler, duygusal almasınlar" kıvamında patlattığı erkek ve aldatma temalı konuşması.
Artık böyle bir fikir kalmadı, o babalarımızın zamanındaydı Serdar'cığım. Bilmem farkında mısın ama artık kadınlar da aldatıyor, ona da tamamen 'fiziksel' dense duygusal erkeklerimiz acaba ne hissederler.
Haftanın düşüncesi: Arada sırada durup kendimizi tebrik etmemiz lazım. Bizim tüm yaptığımız bir işi bitirdiğimiz anda gelecek işi düşünmek, ayrıntılara takılmak, olana değil olmayana kilitlenmek.
Nedense küçük de olsa başarılarımızı kutlamayı, sırtımızı sıvazlamayı, kendimize aferin vermeyi unutuyoruz.
Unutmamalıyız, gülümsemek ve alkışlamak için zaman ayırmalıyız ki yarışmayı bırakıp yaşamaya bakalım değil mi?