Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Komşu'nun çığlığı

Birleşmiş Milletler'den güzel bir haber var: Somali'de kıtlık ve açlık tehlikesi ortadan kalktı. Bir yandan yağışların tahminlerin üstünde olması, bir yandan da insani yardımlar sayesinde 6 ay önce ilan edilen alarm artık sona erdi.
Biliyorsunuz, on milyonlarca Somalili'ye ilk, en çok ve en cömert yardım eli Türkiye'den uzandı.
Son verilere göre, Türkiye'nin Afrika'nın bu kadersiz ve yoksul ülkesine yaptığı yardım 280 milyon doları aştı. Dünyanın en zengin ülkesi ABD'nin yardımlarının bile sadece 105 milyon dolar olduğu göz önüne alınırsa, Türkiye'nin çabalarının büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Türkiye'nin Somali'ye yardımları hâlâ da devam ediyor. İşte, TOKİ projesini hazırladığı 200 yataklı hastanenin inşaatını başlatıyor. Mogadişu Havaalanı'nın onarımını Türkiye üstleniyor. Doktorlar, sivil toplum gönüllüleri Somalililer'i asla yalnız bırakmıyorlar...

***
Türkiye, 2010 yazında yüzyılın sel felaketini yaşayan Pakistan'a da en çok yardım yapan ülke olmuştu.
Türkiye, ondan önce yüzyılın tsunami faciasının meydana geldiği Endonezya, Tayland ve Sri Lanka'ya cömertçe yardım yapmıştı.
Türkiye ayrıca büyük deprem sonrası Pakistan'a hem kurtarma ekipleri, hem de yardım göndermişti...
***
Türkiye'nin vicdanını, Türk halkının paylaşmacılığını tüm dünyaya gösteren gerçekten göz yaşartıcı örnekler bunlar.
Peki aynı duyarlılığı, aynı yardımseverliği şimdi Komşumuz'a, yanı başımızdaki Yunanistan'a da göstermemiz gerekmiyor mu?
Atina'da günde iki öğün (patates püre ve bir kola veriliyor) yemek dağıtan belediyenin önündeki kuyruklar her gün trajik şekilde uzuyor...
Anneler çocuklarını yetiştirme yurtlarının kapısına bırakıp intihar ediyor...
Babalar eşlerini ve çocuklarını sokağa terk edip kayıplara karışıyor...
Yardım kuruluşlarının derme-çatma barınaklarında evsizler üst üste yatıyor.
O evsizler ki, daha iki-üç yıl öncesine kadar iş-güç sahibiydi, aileleri ve sıcak yuvaları vardı...

***
Yunanistan'daki kriz trajedilerini okudukça gözyaşlarımı tutamıyorum.
Bizim inancımızda ve geleneklerimizde "Komşumuz açken biz tok yatamayız" anlayışı yok mu?
Komşumuz aç. Haftalardır, aylardır aç.
Komşumuz sokakta. Bu kışta- kıyamette binlerce, binlerce Yunanlı pasajlarda, banka atm'leri önünde büzülüyor geceyi geçirmek için.
Komşumuz hasta. İlaç alacak beş kuruşu yok.
Komşumuz, İkinci Dünya Savaşı'ndaki Alman işgalinden bu yana en büyük, en derin insani felaketin pençesinde çırpınıyor.
Yardım kuruluşlarımız... Sivil toplum örgütlerimiz... Kızılay'ımız... Doktorlarımız...
Komşumuz'un hıçkırığını duymuyor musunuz?
"Kara gün dostu" olduğumuzu göstermeyecek misiniz?
Ses verin lütfen... Ses verin n'olur...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA