Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Sorumluluk duyusu aranıyor!..

Yunanistan'da geçen hafta bir müze soyuldu. Ayni günün akşamı Yunan Kültür ve Turizm Bakanı istifa etti..
Hatırladınız mı?.
Makedonya'da bir gölde, Bulgar turistleri taşıyan bir gemi batmış, 30 kişi ölmüştü. Ayni gün, Makedon Ulaştırma ve Bulgar Turizm Bakanları istifa ettiler.
Güney Fransa sahillerinde bir otobüs kazası olmuş, 55 kişi ölmüştü. İçişleri Bakanı, Fransa'nın en büyük otobüs şirketinin kapatıldığını açıkladı, ama kopan kıyamet dinmedi. Bakan da istifa etti.
Bir askeri manevra sırasında, er silahına, plastik kurşun yerine, gerçek mermi koymuştu. Bu yanlışlık yüzünden bir er öldü. Fransa Genelkurmay Başkanı istifa etti.

***

İki kol ve iki bacak takılan engelli kardeşimiz hayatını kaybetti. Ben tıp adamı değilim, ama biraz hesap bilirim. Kolsuz ve bacaksız bir vücuda dört organ eklemek, o vücudu iki misline çıkarmaktır. 40 kilo ise insan, 80 kilo olur. Peki 40 kilo vücudu besleyen kan, 80 kiloya yeter mi?. O zaman o vücuda, sahip olduğu kadar ilave kan vermek gerekmez mi?. Verdik diyelim.. 40 kilo vücuda 2 kilo kan pompalamaya alışmış kalp, bir gecede, 80 kilo vücuda 4 kilo kan pompalayacak düzeye gelebilir mi?. Hem de dört derin yarası olan bir vücuda..
Bu organlar teker teker, vücudu ve kalbi alıştıra alıştıra takılsa olmaz mı?.
Şimdi kafamda sorular var..
Akdeniz Üniversitesi ile Hacettepe arasında bir "Sidik/Affedersiniz" yarışı mı var?. Hızlı şöhret peşindeki doktorların kobayları olarak mı kullanılıyoruz biz?.
Diyelim var. Diyelim doktorlar kişisel amaçlar peşinde.. Peki ama bu ameliyatlara izin veren Sağlık Bakanlığı değil mi?. Bu ülkenin vatandaşları olarak canımız o bakanlığa emanet değil mi?.
Bakan yerinde.. Hacettepe rektörü yerinde.. Doktorlar yerlerinde..
Bir vatandaş ölmüş.. Ne yapalım?..
41 vatandaş, "Hızlı tren" hevesi ve yarışı yüzünden ölmedi mi?. Ne oldu?. Bakan hala bakan.. Üstelik o trene "Hız" emri veren bürokratı için soruşturma izni bile vermedi. O da yerinde.. Olan ölenlere oldu. Olay "Zaman aşımı"na uğradı. Bitti..
İnşa edilen barajın kapağı açık seçik inşaat hatası.. Basınca dayanamadı. Patladı. Yeterli değil, hiç güvenlik önlemi alınmadı ve on işçi öldü. Su İşleri Bakanı ortalarda yok.. Oysa Hidro Elektrik Santrallere karşı çıktığı için 17 yaşında bir öğrenci kızın başına gelmedik kalmadı, bu ülkede..
İstiklal Caddesi'nde, bir katliamı anmak için düzenlenen miting tarihimizin yüz karası 6/7 Eylül benzeri bir korkunç gösteriye dönüştürülmek istendi. Pankart ve sloganlarla alenen ve resmen ırkçılık yapıldı. Ceza yasalarına, anayasaya ihanet edildi. Bir etnik gurup hedef gösterildi. Polisler oradaydı. Daha düne kadar en basit protesto pankartı açanları karga tulumba yerlerde sürükleyen, mahkemelerde süründüren polis sadece seyretti. Çünkü, mitingde İçişleri Bakanı da vardı..
***

Bütün bunlar olurken, hatta en AKP yanlısı bilinen kalemler dahi isyan eder duruma gelirken ana muhalefet partisi nerdeydi?. Ne yapıyordu?.
Seslerini duydunuz mu?. Geçin yeri yerinden oynatmayı..
Birbirlerini yemekle meşguldüler. Memleket ve iktidar aslında umurlarında değildi. Umurlarında olan, bugüne dek girdiği hiç bir seçimi kazanamamış partilerinde iktidarı ellerine geçirmek ve tutmaktı.
Bu onlara yetiyor ve artıyordu da..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA