Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Siyaset değil, vatanseverlik günü!..

Türkiye Cumhuriyeti'nin iki temel ilkesi, sadece gönüllerde ve yasalarda değil, onları temsil eden kurumların duvarlarında, her gözün göreceği şekilde yazar..
Türkiye Büyük Millet Meclisi salonuna gidin. Kocaman "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" ilkesini okursunuz.
Her hangi bir yargı salonuna gidin. Yargıcın arkasındaki duvarda "Adalet mülkün temelidir" yazısı hemen gözünüze çarpar. Buradaki mülk, "Devlet"tir. Bu ilke, Osmanlı'dan beri gelir. Yani, "Adalet, devletin temelidir" genel bir kuraldır. Sadece cumhuriyetimize has değil.
Ve bu kural, başa yazdığımız kuraldan daha önce gelir.
Çünkü, şunda veya bunda, bir egemenliğin var olması için, önce devletin var olması gerekir. Devlet yoksa, geri kalan tüm ilkeler, masal olur.
Devletin temeli olan Adalet bugün sallanıyor.. Bu sözcük felaketi anlatmaya yetmez. Bugün Türkiye'de Adalet çürümüştür.
Bugün bu ülkede, her türlü yargı kararı vicdanları yaralıyor.
Çünkü, bugün bu ülkede hiç kimse Adalet'e inanmıyor. Yargının verdiği her kararı, bir özel, ya da tüzel kişi tanımadığını açıklıyor. Herkes o kararın arkasında çeşitli menfaat guruplarının, çeşitli hesapların olduğunu iddia ediyor. Kötüsü, inandırıcı oluyor.
Yargıya güvenmediğini açıklayanların başında iktidar partisinin lideri, yürütmenin başı, Başbakan var.
Muhalefet Lideri de yargıya güvenmiyor. Öteki muhalif liderler de güvenmiyorlar. MHP güvenmiyor. BDP güvenmiyor.. En marjinal dediğimiz Doğu Perinçek'in partisi güvenmiyor.. Ordu güvenmiyor.. Polis güvenmiyor. Sivil Toplum Örgütleri güvenmiyor. Kamuoyu yaratanlar, ülkenin bilim adamları, uzmanlar, köşe yazarları güvenmiyor. Sporseverler, hani "Ne sağcıyız ne solcu.. Futbolcuyuz futbolcu" dediklerimiz bile yargıya baş kaldırıyorlar.
Sokağa çıkın. Önünüze gelene sorun, "Yargıya inanıyor musun" diye.. Alacağınız yanıt her defasında "Hayır" olacaktır, kesin.
"Ben yargıya güveniyorum. Hatalı kararları olabilir. Herkes hata yapabilir. Ama tüm kararları temizdir. Ardında başka güç yoktur" diyen tek kişi bulamazsınız bugün bu ülkede. Bakın yargıyı suçlamıyorum.. "Bunlar falanca örgütün emir kulları" falan demiyorum. Bu ülkenin tüm yargıç ve savcıları tertemiz kişiler olabilirler.. Ama eğer bir kişi, ya da bir kurum, kendisine duyulan güveni yitirdiyse, ne kadar temiz, ne kadar doğru olursa olsun fark etmez. Vatandaş yargıya güven duymuyorsa, devletin temeli çürümüş demektir.
Bu ülkede bin yıllık bir halk sözü vardır..
"Şeriatın kestiği parmak acımaz.."
Şeriat dediğimiz şey, yargıdır..
Bugün bırakın kesileni, toplu iğne batırılan parmak acıyor. Çünkü insanlarımız artık iğneyi batırana güvenmiyorlar.
Artık her, ama her öküzün altında bakana göre, baktığı tarafa göre değişen bir buzağı var. Ama mutlak var. Böyle ülke, böyle devlet yaşar mı?. İnsanlar yargıya güvenlerini yitirince, her şeye güvenlerini yitiriyorlar. Adaletin devletin temeli olması o, zaten. Güvenin olmadığı yerde, devlet, millet olur mu?.
Şimdi kendinizi bu ülkenin polisi, jandarması yerine koyun.. Yani, adı üstünde "Güvenlik kuvvetleri.."
Savcı size bir emir veriyor, ki yapmak zorundasınız yasal olarak.. Yapmazsanız suç işlersiniz. Savcı hakkınızda dava açar. Yaparsanız, bu defa yürütme, hakkınızda disiplin soruşturması başlatıyor. Haydi gelsin sürgünler, hatta işini kaybetmeler..
O polisten, o jandarmadan artık hayır gelir mi?. Peki ben, evimde, köyümde, o polise, o jandarmaya güvenerek başımı yastığa huzur içinde koymaya devam edebilir miyim?.
Güvenlik kuvvetleri bile güvenilmez olduysa, o ülkede güven içinde yaşamak mümkün mü?: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, yani millet egemenliğinin kayıtsız şartsız temsil edildiği yerde görev yapan partilerin liderlerine sesleniyorum şimdi..
Eğer, gerçek vatanseverlerseniz mart ayı sonunda yapılacak seçimleri bir an için unutur, gerekirse erteler ve el ele verip, Türk Ulusunun yeniden yargısına güvenmesini sağlayacak anayasal ve yasal düzenlemeleri, her türlü kişisel ve partisel hesapların dışında kalarak en hızlı şekilde gerçekleştirirsiniz.
Hepinizin Meclis kadrolarında değerli hukuk uzmanları var. Onlardan bir komisyon oluşur. Türkiye Barolar Birliği ve önde gelen üniversitelerin seçtiği en değerli Anayasa profesörleri bir araya gelirler ve yıllardır, tümü üzerinde bir türlü anlaşamadığınız sivil anayasanın, şimdilik sadece Yargı ve Adalet maddelerini, en kısa zamanda değiştirirler. Bir oturumda oylar ve kabul edersiniz.
Türkiye, yepyeni, tertemiz bir yargı ile, yepyeni bir güne başlar..,
Ondan sonra, seçim mi yaparsınız. Yapın.. Gene birbirinizin boğazına mı sarılırsınız.. Sarılın.. Gene her salıyı "Sövme günü" mü ilan edersiniz, edin..
Mülkün temeli sağlamsa, ne yaparsanız yapın, sallanırız belki ama çökmeyiz.
Görev, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na, yani milletin egemenliğinin kayıtsız şartsız simgesi olan kurumun başına düşüyor.
O daveti yapmalı..
Ondan sonra görürüz, kim vatansever, kim kişisel, partisel hesapların peşinde?.
Gün, seçim derdi değil, vatanseverlik günüdür. Gün, Türkiye için, bu ülkenin insanı için el ele verme günüdür. Göreceğiz!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA